Geçenlerde fotoğraf albümlerini düzenlerken, zamanın nasıl su gibi akıp gittiğine bir kez daha şahit oldum. Bu, gerçekten çok enteresan bir şey. Yani küçücük bir bebekken biraz büyüyorsunuz, okul öncesi çağlarınızı yaşıyorsunuz, ardından ilkokul, lise ve derken şimdiki zamanlar… Gerçekten çok ilginç bir döngüden bahsediyoruz. Ve bu süreçte sizinle birlikte yanınızdaki insanların da benzer gelişim ve değişim süreçlerinden geçtiğine tanık oluyorsunuz. Tüm bunlar ışığında meseleye baktığımda, ne kadar şanslı olduğumu gördüm. Çünkü en azından bunları gözden geçirip hatırlayabileceğim fotoğraf kareleri elimin altında. Peki ya elinin altında olmayanlar?
Evet, savaş ve soykırım gibi durumları yaşayan insanların ellerinde, bırakın böyle albümleri, küçücük bir fotoğraf karesi bile kalmamış. En acısı da ne biliyor musunuz? Evet, belki var olan fotoğraflar ya da albümler enkaz altında kalıp yok oldular. Ancak geride kalan ve o albümlerde yer alacak sevdikleri de artık yok. Yani insanlar, sevdikleri başta olmak üzere her şeylerini kaybetmiş durumdalar ve bu gerçekten çok acı.
Diyelim ki çok güzel bir düğün albümüm var ve evimde yangın çıktığı için bu albüm kül oldu. Evet, gerçekten trajik bir durum. Ama dönüp şunu söyleyebilirim: Ben buradayım, eşim burada ve yeniden, birebir aynı olmasa bile öyle bir albüm oluşturabiliriz. Yani yan yana olmamız, bizim için bir teselli olabilir. Ama savaş ve soykırım gibi durumlarda, insanların böyle bir tesellisi bile olmuyor. Daha doğrusu, böyle bir teselli bile bırakılmıyor insanlara ve bu gerçekten çok acı.
Bebeğimin dünyaya geldiği o ilk anların fotoğrafları ya da gebelik dönemindeki minik albümler, sonrasında ise adım adım gelişiminin yer aldığı fotoğraflar ve hatıralarla dolu albümler yanıp kül olabilir. Ama dönüp baktığımda, evladımı başucumda görebiliyorsam, bu benim için en büyük tesellidir. Kendime şunu diyebilirim: Evet, hatıralar yok olmuş olabilir ama zihnimde ve kalbimde varlıklarını koruyorlar. Ve en önemlisi, evladım o fotoğraflar gibi yanıp kül olmamış. Bunu diyebilmek, yani bu teselliye sahip olabilmek o kadar kıymetli ki…
Sonra durup düşünüyorum. İnsanlar, soykırım ve savaş sebebiyle evlatlarını, eşlerini, anne ve babalarını kaybetmişler. Yani sevdiklerini kaybetmiş bir tablo karşısında, fotoğrafların ya da albümlerin kaybedilmiş olması ne ki?
Peki soru şu: O insanlara tüm bunları yaşatmaya kimin ne hakkı var?
✍️ Zeynep Erol