Selamünaleyküm. Ercan Bey öncelikle röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için teşekkürler. Dilerseniz ilk olarak okurlarımız için Ercan ÇİYAPUL kimdir ve şehidimizle yakınlık derecesi nedir kısaca bahsedelim.
Aleykümselam Iğdır’ın Aralık ilçesinde ikamet eden, 4 kız ve 4 erkek çocuğu olan, 10 nüfuslu ailenin en büyük çocuğu Ercan ÇİYAPUL. Manisa’dan evliyim, 5 yaşıda bir erkek çocuğa sahibim. İzmir Torbalı’da ikamet etmekteyim. Şehit Erhan ÇİYAPUL’un en büyük abisiyim.
Bize biraz şehidimizden bahsedebilir misiniz? Nasıl bir çocukluk ve yetişkinlik süreci geçirdi?
Babam 7 yıl gönüllü köy koruculuğu yaptıktan sonra rahatsızlık nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı. Ben inşaatta çalışarak, ayakkabı boyayarak vs. destek çıkardım ailemize. Yokluk içinde büyüdük. Erhanım da öyle, ayakkabı boyacılığı yaparak büyüdü. Annemle birlikte temizliğe giderdik. Çocukluğumuz böyle geçti diyebilirim. Deyimi yerindeyse “Çaya ekmek bandırırdık.” derler ya tam olarak onu yaşadık. Erhan hep neşeli, bulunduğu ortamı kahkahaya boğan biriydi, yalan söyleyen insanı sevmezdi, çok cesurdu ve küçüklüğünden beri bayrak sevgisi vardı. Hepimizde bayrak sevgisi var. Eşi benzeri olmayan bir bayrağa sahibiz ama Erhan’ın sevgisi aşka dönüşmüştü. Örneğin Iğdır’da kaldığımız evde her zaman asılı bir bayrak vardı. O bayrağı güneşten solduğunda Erhan değiştirirdi. O zamanlar ben İstanbul’da oturuyordum. Erhan eve geldiğinde “Ya şu cama bir bayrak asın.” derdi. Gider, kendisi getirir, asardı ve solmuşsa da değiştirirdi. Şimdi anlıyorum neden Erhan’ın bayraksız evde rahat edemediğini. Şehit olduğu zaman lisedeki arkadaşları geldiler ve “Abi Erhan’ın abisi sen misin?” dediler. “Evet.” dedim (uzun yıllardır gurbette olduğum için çoğu beni tanımaz) şunu anlatmıştı bana: “Abi bir gün internet cafede oturuyorduk Erhan şehit haberlerini izledi. Sonra parmağını mı ısırdı nasıl yaptı anlamadık eli kanadı A4 kağıdına kanıyla Türk Bayrağı yaptı.” dedi. Cafe sahibi “Oğlum bu ne, sen ne yapıyorsun öyle.” dediğinde “Şehit kanı abi bir şey yok.” dedi ve tebessüm etti. Öyle bir anımız olmuştu abi.” dedi. “Abi üzülme Erhan şehitlik mertebesine seçilmişti.” deyip teselli etmeye çalışmışlardı beni.
Eğer zamanı geri sarabilseydiniz yine aynı mesleği seçmesini arzu eder miydiniz?
Ben gurbette çalıştığım için annem, babam ve kardeşlerimle çok vakit geçiremedim. Birlikte geçirdiğimiz bir bayram olup olmadığını dahi hatırlamıyorum. Tüm bu şartlara rağmen birbirimize olan bağlılığımız hiç eksilmedi. Ancak Erhan biraz şahsına münhasır bir çocuktu. Öyle ki çok saygılı ve kendi halinde bir yapısı vardı. Bu sebeple bağlılığımız eksilmemiş olsa bile birbirimize hasrettik. Bu yüzden tek bir şartım olurdu o da kardeşimle doya doya vakit geçirmek… Ülke için, vatan için şu an sadece ben değil 70 yaşındaki babam da seve seve gider. Sen gitme, o gitmesin ne olacak? Biz inancımız için, namusumuz için ve vatanımız için yaşarız. Erhan küçüklükten beri “Asker olacağım.” diye tutturmuştu. Bir heyecanla uzmanlık sınavına girdi fakat bazı sebeplerden ötürü kazanamadı. İlk zamanlarda istememiştim hatta bir gün aradım “Erhan sen çok güzel pide, pizza çıkarıyormuşsun bak İstanbul’a gel kosgeb vs. de bir şeyler yaparız, sana bir yer açarız.” dedim, ikna etmeye çalıştım. En son bana “Abi ben ahiretim için gidiyorum. Sen benim Peygamberimize (sav) komşu olmamı istemez misin?” deyince kaldım öyle, bir şey diyemedim. “Tamam git ama senin cesaretin beni korkutuyor paşam ne olur dikkat et kendine bizim için.” dedim. Güldü “Bak sen de diyorsun, benim gibisi gerekiyor onlara.” dedi öyle kabul ettim.
Şehidimiz ile ilgili unutamadığınız herhangi bir anınız var mı?
Hiç unutmadığım iki anı var. Normal vatani görevini yaparken tezkere alacaktı, sayılı günleri vardı. “Gelince sana ne yapalım?” demiştim. Benden kek istemişti. Eşimin yapmasını beklemedim ve internetten araştırıp kek yaptım. Onun için kek yaptığımı görünce bayağı duygulanmıştı, o anı hiç unutmuyorum. Bir gün de benim çocuğum havale geçirmişti o zaman Erhan sözleşmeli olarak Hakkari’de görev yapıyordu. Çocuğum hastahanede bende hastahanenin caddesindeydim. İki dolmuşçu trafikte tartışıyordu. Arkalarında da ambulans vardı ve trafik sıkışmıştı. Dolmuşçulara kızarken birisi omuzuma dokundu “Hop hop bana bak.” dedi. Bir baktım Erhan sağdan soldan araştırmış, Hakkari’den İstanbul’a hastahaneye kadar gelmiş, bana supriz yapmış. Ben ona telefonda konuştuğumuzda “Paşam sahipsiz oluca zor.” gibilerinden bir sitemde bulunmuştum. Sitemimi içine dert etmiş ve Hakkari’den İstanbul’a hastahaneye kadar gelmişti ve bana “Sahipsiz değilsin.” demişti. Böyle bir şeyden hiç haberim yoktu. O gün ona sarılıp çocuk gibi ağlamıştım çünkü çocuğumun rahatsızlığı vs. derken piskolojim baya bozulmuştu.
Şehidimizin haberini nasıl aldınız? Haberi almadan evvel ailenizden hisseden oldu mu?
19 Nisan 2019 Berat Kandilinde cuma namazı sonrası beni aradı, Beraat Kandilimi ve Cumamı kutları. Nişanlıydı. O gün annem gelinini alıp düğün hazırlıklarını yapmak ve eşyalarını almak için Aralık’tan Iğdır’a gitmiş. Bunları heyecanlı heyecanlı anlattı. Benden sonra 20.00 gibi babamı ve erkek kardeşimi arayıp Beraat Kandillerini kutlamış. Nişanlısını arayıp konuşmuş ve saç sakal traşı olup fotoğrafını atmış. Bizimle konuştuktan 20 dk sonra çatışma başlamış. Babam kandil namazından döndükten sonra tekrar tekrar Erhan’ı aramış fakat Erhan açmamış. Babam üstünü dahi değişmeden Erhan’ın şehadet haberini beklemiş. Sabah kapı çalınca gelenlere “Oğlum şehit mi oldu?” demiş. Oranın yerlisi olan biri “Sen nerden biliyorsun, TV’de çıktı mı?” diye sormuş. Babam da “Yok, hissettim akşamdan beri bekliyordum.” demiş. Sabah 05.00’da çocuğum uyandı bir taraftan çocuğumu uyutmaya çalışırken diğer taraftan da sabah ezanının okunmasını bekliyordum. İstanbul’da oturan kardeşim aradı “Abi babam ölmüş.” dedi. İnanmadım, aniden yüzüme kapattı. O sırada kardeşim Erhan’ı aramış, telefonu açan kişi kardeşime “Başınız sağ olsun.” demiş. İstanbul’daki kardeşim benim ısrarlı aramalarıma cevap verdi ve “Erhan şehit oldu.” dedi. Ondan sonrasını hatırlamıyorum, kriz geçirmişim. Kendime geldiğimde cebimde 5 TL ekmek param vardı, ne yapacağımı şaşırdım. Günlerden Cumartesi, hafta sonu, sabah erken “Ya Rabbim kimi arayacağım, ne yapacağım?” derken devletimiz tarafından uçak biletlerimiz alındı, Sabiha Gökçen Havalimanına gidiyoruz. Telefon çaldı, 2003 yılında yanında çalıştığımız Habib Bey’in (müdürümüzün) arkadaşı Reşit ÇELİK aradı, kendisini tanıtı, güzergâhımızı sordu, havaalanına geldi. Uzun yıllar geçmişti tanıyamadım, zorla cebime para tutuşturdu ve onun gibi uzun yıllar önce tanıdığım ama hiç görüşemediğim bir kaç dar günü dostum havalanına gelip elime zorla para sıkıştırdı. Döndüğümde ne kadar uğraştıysam almadılar.
Mesleğini nasıl seçti ve bunu size nasıl anlattı? Yani çocukluk hayali miydi yoksa gidişat etkisi ile mi seçti? Anlattığında ilk tepkiniz ne oldu?
Çocukluk hayaliydi asker olmak. Bana başvuru yapacağını söylediğinde tedirgin olup tepki göstermiştim fakat “Ben vatanım için, ahiretim için gidiyorum. Benim Peygamberimize (sav) komşu olmamı istemiyor musun?” deyince sustum kaldım.
Bir anlık dahi olsa görevinden şikayet ettiği veya sitem ettiği oldu mu?
Kesinlikle şikayeti yoktu. İzine geldiğinde erken sıkılırdı “Ne oldu paşam?” dediğimde “Arkadaşlarımı, silahımı özledim.” derdi. Zaten çok sevdiği dört arkadaşı ile birlikte şehit oldu.
Silah arkadaşları ile olaydan sonra görüştünüz mü? Şehidimizden nasıl bahsetiyorlar?
Görüştüm “Hani olur ya Erhan’ın size borcu vs. var mı, yok mu?” diye ısrarla sordum. Hepsinin ortak cümlesi “Güler yüzlü ve esprili biriydi, neşe kaynağımızdı.” “Hani olur ya bir ailede iki kardeş arasında da tartışma vs. olur varsa öyle bi şey hakkınızı ne olur helal edin.” dedim. Hepsi aynı ağızdan “Abi vallahi zerre kadar ne bir küskünlüğümüz ne de bir tartışmamız olmuştur. Erhan çok akıllı ve çok anlayışlı biriydi.” dediler. Hala daha ararlar. Ben bir Erhan’ı verdim bin tane Erhanım oldu. Allah yar ve yardımcıları olsun inşallah.
Şehidimizin adının bir liseye verildiğini biliyoruz. Bu size neler hissettirdi?
Adını yaşatmak için mi, çevredeki destekçi düşmanların inadına mı artık ne derseniz deyin çok gurur duydum kardeşimle. Rabbim bu konuda emeği geçenlerden razı olsun.
Şehidimizin kabri nerede bulunmakta ve seneidevriyesinde düzenli olarak yapmakta olduğunuz bir faliyet var mı?
Kabri Iğdır’ın Aralık İlçesinde. Seneidevriyesinde hayırına bir şeyler dağıtıp Kur’an-ı Kerim okutuyoruz. Her ay 2-3 kutu çikolata alırım. Ben, eşim ve çocuğum heryerde aldığımız çikolataları çocuklara “Şehit Erhan abiniz gönderdi.” diyerek dağıtıyoruz. Çocuklarımıza şehitlik mertebesini aşılamaya çalışıyoruz. Seviniyorlar “Abi ne zaman maaş alacaksın.” diye soranlar ve “Abi çikolatalar ne zaman gelecek.” diye soranlar oluyor. “Yolda, az kaldı, gelecek.” diyorum. Bunun dışında da şehidimiz için farklı hayırlar da yapmaya çalışıyoruz tabii. Annem ve kardeşlerim de aynı şekilde Iğdır’da hayır hasenat yapıyorlar.
Röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için tekrar teşekkürler. Allah bu kutlu davada şehadetle şereflenen tüm şehitlerimizin şehadetlerini kabul eylesin. (Amin.)
Amin inşallah Allah razı olsun. Her zamanki gibi son sözüm “Vatan sağ olsun” hepimiz vatanımız için birer şehit adayıyız.
RÖPORTAJ: Başak AZAKLI
Vesile Dergi Sayı 5
Eylül 2021