Ey aziz, malum olsun ki, müfessirler ve muhaddisler tam bir ittifakla demişlerdir ki:
Hak Taala, arş-ı âzamın çevresinde sekiz nehir yaratmıştır ki, dördü kardan beyaz ve
soğuk, dördü baldan tatlı ve temizdir. Bu sekiz nehir, sürekli akarak, arş-ı âzamı tavaf
ederler. Hak Taala, orada Harkail namında bir melek yaratmıştır ki, bütün eşyanın
sırlarına yetmiştir. O melek, arşa gitmek isteyip, Hak Taaladan destur isteyerek arşı
tavafa gitmiştir. Üç bin sene boyunca, sekizbin kanadıyla uçmuş ve bitkin düşmüştür.
Hak Taala ona kuvvet verip, tekrar uçmasını murat etmiştir. Üç bin yıl daha arşın
çevresinde gitmiştir ve acze düşmüştür. Hak Taala ona tekrar kuvvet ve kudret vermiş
ve uçmayı emretmiştir. Üç bin yıl kadar yine gitmiştir ve tekrar acze düşüp görmüştür
ki, dokuzbin senede ancak arşın bir ayağından ötekine yetmiştir. O, hayretteyken,
Hak’dan şöyle nida gelmiştir: “Ey Harkail! Eğer kıyamete dek uçsan, arşımı
tamamıyle tavaf edemezsin.”
Sekiz nehrin gerisinde arş-ı âzamın çevresinde bin perde nurdan, bin perde
karanlıktan yaratılmıştır; ta ki, arşın nurunun şiddetinden çevresinde bulunan
melekler yanmasınlar, iye onları perdelemiştir. Bu perdelerin arasında yetmişbin
melek yaratılmıştır; arşı kuşatan Rahman’a sürekli tesbih ederler. Arşı tavaf için
çevresinde giderler ve günde iki defa arşı yüklenenlere selam verirler. Bunlara “saf
tutan melekler” derler. Bunların arasında da yetmişbin saf melek yaratılmıştır.
Bunlar ebedî ayakta durup: “Sübhanallahü ve’l-hamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü
ve’llahü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvee illâ billahi’l-aliyyi’l-azim.”2 (…)
Evet yukarıdaki satırlar internette bulup okumaya dalmış olduğum marifetname kitabından sizlerle paylaşmak istediğim satırlar.
Beni bir hayli etkiledi Bu satırlar Yani bir meleğin bile tavaf etmeye gücünün yetmemiş olması…
✍️ Zeynep Erol