Selamünaleyküm Elif Hanım öncelikle röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için teşekkürler. Dilerseniz ilk olarak okurlarımız için Elif DEMİR kimdir ve şehidimizle yakınlık derecesi nedir kısaca bahsedelim.
Merhaba ben Elif DEMİR. 1991 Gaziantep doğumluyum. Şehit Mecit DEMİR’in ablasıyım. 2 kız 3 erkek olmak üzere 5 kardeşiz, Mecit evin 4. çocuğu ve 2. erkek evladı.
Bize biraz şehidimizden bahsedebilir misiniz? Nasıl bir çocukluk ve yetişkinlik süreci geçirdi?
Babamız vefat ettiğinde Mecit 2 yaşındaydı biz 5 kardeş ve annemle çok zor, mücadele dolu bir hayat geçirdik. Mecit bebeklik döneminde kötü bir hastalık geçirdi ve sadece il dışında tedavisi vardı. O dönem maddi durumumuz iyi olmadığı için annem il dışına götüremedi ve kendi imkanlarıyla kardeşime elinden geldiğince bakıp hastalığı atlatmasını sağladı. Doktor bile kardeşime ölür gözüyle bakıyordu, nasıl iyileştiğine şaşırmışlardı. Annem kendisini bize adamıştı. Evladının iyi olması için çaresiz olsa dahi öylece beklemedi. Nitekim yıllar geçmişti ve çocukluğumuzun zorlu yıllarında hayat mücadelemize devam ediyorduk, kimsesizdik, sadece annem ve iki dayım vardı yanımızda. Allah onlardan razı olsun. Annem elinden geldiğince çalışıp çabalayıp bize baktı, büyüttü. Biz de büyüdükçe mücadele etmeye başladık. Mecit askere gidene kadar hem okudu hem çalıştı. Askerlik çağı geldiğinde askere gitti. Ağrı Doğubeyazıt’da askerliğini yaparken bizden habersiz ‘sözleşmeli erliğe’ başvuruda bulunmuş. Kabul edilince anneme söyledi fakat annem asla istemedi gitmesini. Mecit çok istiyordu ve gitti. Ankara’da 6 ay eğitim aldıktan sonra sürekli görevdeydi. Suriye’de de bir çok operasyonda görev aldı.
Eğer zamanı geri sarabilseydiniz yine aynı mesleği seçmesini arzu eder miydiniz?
Eskiden olsa ben kendi adıma seçmesini istemezdim ama Mecit şehitlik mertebesini o kadar hakeden bir insandı ki o yüzden mesleğini seçmesine asla müdahale etmezdim çünkü Mecit’in yeri, gidişi yine şehitlikle olmalı. Çünkü Mecit çok terbiyeli, çok efendi bir insandı. Kalbinde bir nebze olsun kötülük barındırmazdı ve yaşadığı o kadar zorluğa rağmen hiç kendini bozmadı. Gidişide kendi gibi şerefli ve onurlu oldu. Elhamdülillah.
Şehidimizle ilgili unutamadığınız herhangi bir anınız var mı?
Birçok anımız var ama sanırım benim en çok yüreğimi yakan anı şuydu: En küçük erkek kardeşimle aralarında iki yaş var. Mecit çok küçüktü mahallede herkesin bisikleti vardı bizde küçüktük ama çalışıyorduk bizim buralarda fıstık kırarak para kazanırlar bizde öyle para biriktirdik. Ben bir tane bisiklet aldım, en küçük kardeşim İbrahim bisiklete bindi Mecit’de boynunu büküp “Abla İboş’a aldın, benim bisikletim yok bana niye almadın?” demişti. “Ablam ikinizin bu bisiklet, ikinize aldım.” dedim. Anlatırken dahi hala yüreğim sızlar. Bir de burada (Kilis’de) görev yaparken hafta sonraları izne çıkardı. Ben gidip alırdım onu alırken sevinirdim ama bırakırken kalbimi de bırakıp gelirdim eve.
Şehidimizin haberini nasıl aldınız? Haberi almadan evvel ailenizden hisseden oldu mu?
22 Şubat 2020 yılında Suriye’nin İdlip kentinde şarapnel parçasının sırtından ciğerine saplanması sonucu şehit oldu. Ben 10 gün önce rüyamda şehit olduğunu gördüm. Annem de görmüş. Evdeki herkes, çevredekiler hissetti. Mecit’de 3 gün önce rüyasında görmüş şehit olacağını ve şehit olacağı için çok mutluymuş. Diline dolamış sürekli “Şehit olacağım çok mutluyum.” diye. 22 Şubat 2020 Cumartesi günü sabah kalkıp hazırlığını yapmış. O gün şehadet şerbeti içeceğini biliyormuş. Şehadete abdesti ile yürümüş. Allah şahadetini kabul etsin inşallah. O sabah annemlerde kahvaltıdayım içimize doğdu sanki. Saat 11.00 gibi Mecit’i sürekli arayıp durduk, ulaşamadık. Zaten o saatlerde saldırı yapılmış. Kahvaltıdan sonra 15.00 gibi annemlerden çıktım yolda yaralı haberini aldım ama annemlere gidince ev, sokak her yerde bayraklar vardı. Sonrası yok zaten.
Şehidimizin kutsal bir mertebeye ulaşmış olması içinizde boşluk oluşturmasından ziyade neler hissettiriyor?
Ahireti daha çok düşündürüyor. Kendi adıma her şeyime daha çok dikkat diyorum, ahirette kavuşabilmek için hayatımı dünyalık değil ahiretlik yaşıyorum elimden geldiğince. Hissettirdiği en güzel duygu, şan, şeref, gurur bu.
Şehidimizi şehadetinin ardından rüyanızda gördünüz mü? Bahsedebilir misiniz?
Hiç görmedim. Sanırım bizi bu durumda görmek istemediği için gelmiyor. Dışarıdan herkes görüyor onlarla bizlere haber gönderiyor üzülmeyelim, isyan etmeyelim diye.
Şehidimiz size bağlı mıydı? Aranızdaki abla kardeş ilişkisinden bahsedebilir misiniz?
Birbirimizden başka kimsemiz yoktu o yüzden birbirimize çok bağlıydık. Mecit her zaman saygılı, beyefendi bir insandı ve kalbimi hiç kırmadı, beni hiç incitmedi. Babamdan sonra annem çalıştı bize bakmak için evin içinde büyük abla bendim o yüzden kardeşlerimle hep ben ilgilendim, onları kardeş değil evlat olarak görürdüm. Mecit hep “Annem kadar emeğin var üzerimizde.” derdi. Sürekli konuşurduk, ben arayamadığım zamanların çoğunda o beni arar, konuşur, sohbet ederdik. Bütün haklarım helali hoş olsun, Rabbim incitmesin. Ahirette kavuşmak nasip olur inşallah.
Şehidimizin arkadaşları şehidimizi nasıl anlatıyor?
Arkadaşlarının hepsinin söylediği ilk şey efendiliği, saygısı ve utangaçlığı oldu. Arkadaşları arasında çok sevilmiş. Komutanları da çok güzel anlatıyorlar. Konuştuğumuz, yüz yüze geldiğimiz insanların çoğu seviyor ve “Mecit şehadet mertebesini sonuna kadar hak etti.” diyorlar.
Şehidimizin kabri nerede bulunmakta ve sene-i devriyesinde düzenli olarak yapmakta olduğunuz bir faliyet var mı?
Kabri Gaziantep Asri Mezarlık Yeni Şehitliğinde. İlk seneyi devriyesinde mevlüt okuduk, hayrına birçok şey yaptık. Rabbim kabul etsin. Nefesimiz yettiğince onun için herşeyi yapmaya devam edeceğiz.
Röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için tekrar teşekkürler. Allah bu kutlu davada şehadetle şereflenen tüm şehitlerimizin şehadetlerini kabul eylesin. (Amin.)
Ben teşekkür ederim. Rabbim razı olsun. Şehitlerimizi unutmayın, unutturmayın. Onların adları bizden sonra da yaşasın.
RÖPORTAJ: Başak AZAKLI
Vesile Dergi Sayı 5
Eylül 2021