ÖMÜRLÜK AŞK (Nagihan KARACA)

Selamünaleyküm Nagihan Hanım öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Dilerseniz ilk olarak okurlarımız için Nagihan KARACA kimdir? ve şehidimizle yakınlık derecesi nedir kısaca bahsedelim?

Ve aleyküm selam asıl ben teşekkür ederim sizlere, böyle bir vesile ile bana eşimi anlatma fırsatı sunduğunuz için. Eşimin adını yaşatmak en büyük gurur. Ben Nagihan KARACA Tokat’ta yaşıyorum, şehit eşiyim 05.02.2020 tarihinde Van Bahçesaray’da çığ altında kalan iki kişiyi ararken düşen 2. çığın altında kalarak şehit olan Osman KARACA’nın eşiyim. Ben gururunu, acısını, hayallerini, umutlarını, özlemini, her şeyini, sevdiğini toprağa koymuş bir şehit eşiyim. Daha 3,5 aylık evliyken yarimden ayrıldım. Doymadık, doyamadım sevdiğime…

Bize biraz şehidimizden bahsedebilir misiniz?

Eşim yardımsever, cesur, merhametli ve çok anlayışlıydı. Hep başkalarını düşünür kendinden çok karşısındakinin mutluluğuna önem verirdi. Çocukları, en çok da kız çocuklarını, severdi, baba olmayı çok isterdi. Yapamayacağı şey yoktu, imkanı oldukça elinden her iş gelirdi. Uzmanlığa severek ve isteyerek gitmişti. Birçok işte çalışmıştı (inşaat, elektrik tesisatı, kaynakçılık gibi) aslında mesleği vardı ama o uzmanlığı çok istiyordu. İçindeki vatan, bayrak aşkı başkaydı. Şehitler seçilmiş insanlardır diyorlar ya gerçekten eşim de öyleydi, çok farklıydı. Eşimi anlatamaya kelimeler yetmez. O benim gözümde hep en iyisi ve çok farklı bütün özellikleriyle…

Eğer zamanı geri alabilseydiniz yine aynı mesleği seçmesini arzu eder miydiniz?

Benimle tanışmadan önce eşim uzmanlık sınavlarına girmiş, mülakata Ankara’ya gidecekken ailesi istememiş “Gitme.” demiş. Biz eşimle üniversitede okurken tanıştık. Bana hep “Ben seni bırakıp gidemem.” diyordu ama Rabbim nasip edecek ya… İçindeki vatan, millet, bayrak sevdasından vazgeçmedi, sınavlara girdi, polisliği kazanamadı ama çok uğraştı, çalıştı ve uzmanlığı kazandı. Ben hep korkuyordum açıkçası istemiyordum “Yapma, beni bırakıp gitme.” diyordum. O da bana hep “Sen nasıl öğretmenlik için bunca sene uğraştın, okudun, öğretmenliği seviyorsun, yapmak istiyorsun ben de bu mesleği çok istiyorum ve yapmak istiyorum.” derdi. “Sen öğretmenlikten vazgeçemiyorsan ben de bu meslekten vazgeçemem.” diyordu. “Gitme.” desem de yine olsa yine giderdi. Ama eşim öyle bir gurur bıraktı ki bana şehit eşi olmak, hele ki onun gibi yiğit bir adamın yiğit ve güçlü eşi olmak çok gurur verici. Onun adını hep yaşatacağım inşallah. Unutmam, unutturmam yiğidim.

Şehidimizle ilgili unutamadığınız herhangi bir anınız var mı?

Eşimle olan her anım, her geçirdiğimiz gün çok güzeldi. Hepsini yeri bende çok değerli ve ayrı. Her geçen gün bir öncekinden daha güzeldi. Ben sevdayı eşimde tattım. İlk ve sonum o. Onunla geçirdiğim yıllar hayatımın en güzel ve en mutlu olduğum yıllarım, zamanlarımdı. Unutamadığım anım beni sevdiğini anladığım gündü. Arkadaşlarla gezmek için Tokat Kalesi’ne çıkmıştık. Orda beni kıskanmış ve sürekli bana bakıyordu. Oradaki bakışlarından sonra anlamıştım beni sevdiğini ve sonra konuşmaya başlamıştık. Düğün günümüzde yüzündeki mutluluğu asla unutamam. Evlendiğimiz, yuva kurduğumuz ve duamızın kabul olduğu için çok mutluyduk. Yarım kaldık, sevdamız mahşere kaldı. Sonsuz sevdam seni çok seviyorum. Hep de çok seveceğim.

Şehidimizin haberini nasıl aldınız? Haberi almadan evvel hissettiniz mi?

Olaydan 3 hafta önce 15 tatil için Tokat’a gelecektim, gelmeden önce Van’daki evimde son gecem gibi hissetmiştim, içime bir taş oturmuştu sanki, eşim “Gitme.” dese gitmeyecektim o derece. İçimde bir şey vardı, “Gitme.” dese diye çok beklemiştim. Otobüse bindim, eşimin arkasından baya uzun süre baktım “Doyumluğunu alıyor.” derler ya öyleydi sanki. 4 Şubat’ta biz Van’a dönerken ilk çığ yolcu minibüsünün üstüne düştü onları arama kurtarmaya katıldı eşim. Ben otobüste normalde uyumam ama o gece başımı hiç kaldıramıyordum meğer gafleti düşmüş üstüme ama ben anlamamışım. Eşim de normalde çok sık aramaz ama şehit olacağını hissettiğinden mi ne o akşam sürekli aradı. Van’a varana kadar konuşmuştuk. Biliyordu, hissediyordu şehit olacağını ama bana söylemiyordu. Eve gelince, son kezmiş meğer, görüntülü konuşmuştuk. “Yorgunsun yat, uyu, dinlen.” demişti eşim. Ben de onun tişörtüyle uyumuştum. Uyandığımda her zaman gittiğimiz markete alışverişe gittim saat 12.30 gibi içime bir şey oldu birden ama anlamadım. Meğer ikinci çığ 12.10 gibi düşmüş. Biz haberi geç almıştık. Bizden önce herkes öğrenmiş. Beni arayıp ağzımı arıyorlardı öğrendi mi öğrenmedi mi diye. İlk sosyal medyada gördüm, eğitimden bir arkadaşı paylaşmıştı, görür görmez dünya başıma yıkıldı. “Hayır, olmaz, inanmam.” diyerek eşimin arkadaşı olan yan komşumun kapısını çaldım. “Fatih abi bu ne? Bak ne oluyor bana söyleyin.” dedim. İlk başta “Yok, yalan haber, karıştırmışlardır, başkasının fotoğrafıdır o, henüz haber gelmedi haber bekliyoruz.” dediler. Ben o arada duramıyordum, “Doğruyu söyleyin bana.” diyordum. Biraz zaman geçti bu sefer de “Yaralı, hastanede.” dediler. “Yalan konuşmayın bana. Ne olur söyleyin. Yanına götürün, yaralıysa göreyim.” dedim. “Bekle, haber verecekler.” dediler. Ben duramadım “Fatih abi gelsin. O nerde? O bana doğruyu söyler.” dedim. Fatih abi gelmedi, gelemedi. Ben daha çok şüphelendim, “Artık yeter doğruyu söyleyin.” dedim. Telefonum bende değildi, almışlardı elimden. Ambulans, sağlık görevlileri ve komutan evin kapısından içeri girince “Tamam, kesin bir şey oldu.” dedim ve bana haberi verdiler. “Beni Osman’ıma götürün.” diye bağırdım. “Beni bırakmaz, gitmez o, ben onsuz yaşayamam.” diye ,apartmandan ambulansa binerken, bağırıp ağladığımı hatırlıyorum. Meğer herkes biliyormuş da kapının önünde bekliyorlarmış. Morgun önünde beklemek dünyanın en zor şeyi. Hastanede eşimi bana gösterdiklerinde dünyam başıma yıkıldı, ayakta duramıyordum, kendimden geçmişim. Gerisini hatırlamıyorum. Hayatımın en zor gecesiydi. Rabbim kimseyi sevdikleriyle sınamasın. Çok zor, mertebesi bir o kadar yüksek ve gururlu ama bir o kadar da acı ve zor.

Şehidimizle nasıl tanıştığınızdan bahsedebilir misiniz?

Eşimle üniversite okurken ortak arkadaşımın vesilesiyle tanıştım. Eşim arkadaşıma sürekli “Bizi bir tanıştırsan, bir konuşsak.” diyormuş. Bayağı beklemiş tanışmak için. Eşimle ilk tanışmamız yağmurlu bir akşamda arkadaşımın yanına yurda geldiği zaman “Hadi bizi tanıştır.” diye tutturmasıyla ve beni yurdun önüne çağırmalarıyla başladı. Tanıştığımız an ikimiz de birbirimize ilk görüşte aşık olmuştuk ama bunu kendimize itiraf etmemiz zaman almıştı. İlk görüşte aşk bizimkisi. Tanıştıktan sonra arkadaşımla biz nereye gitsek eşim de yanımıza geliyordu. Bir süre böyle sürdü sonra eşimin duygularından emin olup beni sevdiğini anlayınca konuşmaya başlamıştık.

Şehidimizi rüyanızda gördüğünüz oluyor mu?

İlk zamanlar hiç rüyamda göremiyordum. Herkes “Kendini çok harap ediyorsun, çok ağlıyorsun. Ondan gelmiyor rüyana.” diyordu. Yapamıyordum, elimde değildi çok ağlıyordum, kendimde değildim o zamanlar. Ama başkalarıyla bana haber yollardı. Hep rüyalarda “Nagihan’ım üzülmesin, ağlamasın. Ben çok güzel bir yerdeyim, daha önce buraya gelseymişim keşke. Nagihan’ım üzüldükçe, ağladıkça ben de burada rahat değilim.” dermiş. Sonraları yavaş yavaş ben de rüyamda görmeye başladım. İlk gördüğümde, uyandığımda hıçkıra hıçkıra ağladığımı hiç unutmam. Rüyadan sonra yanında olmadığını görmek en büyük hayal kırıklığımdı. Her rüyamda görüp uyandıktan sonra yanımda olmadığını, rüya olduğunu anlayınca tuhaf olup ağlarım. Rüyalar keşke hep gerçek olsa… Rüyalarımı anlatınca uzun süre gelmemeye başladı ben de anlatmamaya başladım rüyalarımı. Bir yerde duymuştum çok da anlatmamak gerekirmiş. Rüyalarımda eşimi hep kısa ama çok güzel gülerken görüyorum. O gülüşü gitmiyor aklımdan, gözlerimin önünden. Sürekli gördüğüm bir rüya da var, hayalimizin olduğu, onu gördükçe daha çok canım yanıyor. Başkaları da benim gördüğüm rüyaya benzer rüya görmüş, üzülürüm diye bana söylememiş ama sonra arkadaşın rüyasında eşim “Böyle gördüğünü Nagihan’ıma anlat.” demiş. Vardır bunda da bir hayır diyelim. İnşallah hep gelsin rüyalarıma. Şehitler ölmez diyorlar ya varlığını bazen öyle hissediyorum ki sanki benden hiç gitmemiş gibi…

Şehadetinden önce hissettiğini söylediği veya veda edercesine konuştuğu oldu mu?

Eşim bana bu konuyu dile getirmezdi, üzülmemi istemezdi galiba ama eğitimde falan arkadaşların hep dermiş “Ben şehit olmayı çok istiyorum Rabbim nasip eyler inşallah.” diye. Abisine de “Ben şehit olacağım. Nagihan’ıma, emanetime sahip çıkın. Size emanet.” demiş. Son zamanlarda da sanki şehitliğin güzelliği, nuru yüzüne inmişti. Öyle güzeldi ki yüzü ben anlamamışım. Son konuşmalarımızda “Çok özledim, doyamadık birbirimize, sen gel de izne ayrılacağım beraber vakit geçirelim.” diyordu. Son cümleleri hala kulağımda. Aklımdan hiç çıkmıyor. Hissetti ama bana belli etmedi. Arkadaşına da şehit olmadan önceki akşam “Son kez kahve yap da içelim.” demiş. Arada şakalaşırken “Ya sana bir şey olursa ben sensiz ne yaparım. Çok korkuyorum.” derdim. “Nasip.” derdi hep. Ben hep “Elimi sakın bırakma.” derdim ama bıraktı canım kocam. Sevdamız büyüktü imtihanımız da büyük oldu. Çok sevdik birbirimizi çok… Yerde kavuşamayanlar gökte kavuşurlar.

Şehidimizin ailesiyle iletişiminiz devam ediyor mu?

Tabi ki. Evet görüşüyoruz. Onlar bana tutundu ben de onlara tutundum. Birbirimizin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Beni eşimin yerine koyuyorlar. Hep “Hem Nagihan hem Osman o bizim için.” derler. Allah razı olsun onlardan. Eşimin kabri Tokat’ta olduğu için Tokat’ta yaşıyorum. Sürekli kabrine gidip eşimi ziyaret ediyorum. Bizim yuvamız, evimiz eşimin kabri. Oraya gidince huzurlu oluyorum. Tek huzur bulduğum yer eşimin yanı.

Şehidimizin sizi etkileyen özelliklerinden bahsedebilir misiniz?

İlk gördüğümde bakışlarına, gülüşüne aşık olmuştum. O kadar güzel bakıyordu ki onu seyretmeye doyamazdım. Bakışları, merhameti, bana olan sevgisi, değer vermesi… Onun yanındayken dünyalar benim olurdu. Büyük bir huzur ve mutluluk veriyordu. Bana en güvenli yer onun yanıydı. Çok mutluyduk, sevip sevildiğini bilmek, değer görmek çok başkaydı. Sevdiğinin tarafından düşünülmek, merak edilmek, değer verildiğini hissetmek çok başka. Eşime sımsıkı sarılmayı ve başımı göğsüne yaslayıp huzur bulmayı çok özledim. Anlatmakla bitiremem eşimin özelliklerini. Çok farklıydı canım kocam. Çok seviyorduk birbirimizi. Asla küs kalmazdık, azıcık atışsak birbirimizle konuşmadan duramazdık, sesini duymadan yapamazdım, bir gün konuşamasam ağlardım ama şimdi aylar geçti sesini duymayalı, konuşmayalı. Çok anlayışlıydı, yeri gelince alttan almasını hep bilirdi. Hep iyi anlaşırdık, büyük bir tartışmamız olmamıştır. Şükürler olsun. İyi ki birbirimizi eş seçmişiz, Rabbim nasip eylemiş. Hayattaki en büyük şansım eşim. Ben eşimden razıydım Rabbim de razı olsun inşallah.

Şehidimizle kurduğunuz hayallerden bahsedebilir misiniz?

Tanıştığımızdan itibaren hep duası, duamız “Helalim olur musun?” Hayalimiz evlenip mutlu bir hayat sürdürmekti. Rabbim nasip eyledi eşimin gelini oldum çok şükür ama erken ayrıldık işte doyamadık birbirimize, yarım kaldık. Baba olmayı çok isterdi. Rabbim nasip etseydi çok güzel bir baba olurdu evlatlarımıza. Çok hayallerimiz vardı ama işte yarım kaldı hepsi. Hep köye bir ev yaptırmaktı hayali. O gerçekleşti. İnşallah diğer hayallerini de ben gerçekleştireceğim. Sanki biliyormuş gibi şehit olacağını çok ilerisinin hayalini kurmazdı “Yaşarsak düşünürüz.” derdi, “Olunca bakarız.” derdi hep bir konuda fikrini sorunca. Mahşere kaldı sevdamız, hayallerimiz…

Şehidimizin kabri nerede bulunmakta ve seneidevriyesinde düzenli olarak yapmakta olduğunuz bir faaliyet var mı?

Eşimin kabri Tokat Almus Çevreli Kasabasında, aile mezarlığındadır. Pandemiden dolayı 40’ında büyük, yemekli mevlit yapamamıştık. Yıl dönümünde de pandemiden dolayı sadece camide Mevlit-i şerif okutup lokum ve hediyelik Yasin- i şerif dağıtmıştık. Geçtiğimiz kurban bayramında yemekli büyük Mevlit-i şerif yaptık çok şükür. Bundan sonra da yıl dönümlerinde yapmaya devam edeceğiz inşallah. Sürekli hatimler ve dualar toplanıyor eşime. Rabbim okuyan herkesten razı olsun. Canım eşimin kabri nur ile dolsun. Ruhu şad olsun…

Osman’ın Nagihan’ı artık sana kavuşmak için gün sayıyor yiğidim. En güzel kavuşmalar bizim olacak inşallah sevdiğim…

Röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için tekrar teşekkürler. Allah bu kutlu davada şehadetle şereflenen tüm şehitlerimizin şehadetlerini kabul eylesin. (Amin.)

Vesile Dergi Sayı 10

Şubat 2022