
Neden her konuda bir kutuplaşma girdabına düşüyoruz? Neden kendimiz dışındakilerin iyilik hâlini gözetmek yerine, onlardan rahatsızlık duyuyoruz? Neden bu rahatsızlığı ve kutuplaşmayı ailemize yansıtıyoruz? Ve neden dünyanın ve hatta tüm kâinatın yalnızca kendi etrafımızda döndüğü yanılgısına düşüyoruz?
İnsanlar gönül ve ömür birliği yapıyor, ardından kendi çekirdek ailelerini kurarak bu birliği genişletiyorlar. Bu, gerçekten kıymetli bir durum. Ancak maalesef çoğu kişi bu güzelliği görmeyi bilmiyor ve problemler ortaya çıkıyor. Bu problemler nedir? Örneğin, gelin-görümce ya da gelin-kaynana arasında zıt kutuplar oluşturulmuş. Eltiler arasındaki rekabetlerden bahsedilmiş. Daha en başından, kına gecelerinde bile çalınan şarkılar kaynana ya da görümceye iğneleyici sözler içeriyor. Peki, buna gerçekten gerek var mı?
Birisiyle gönül ve ömür birliği yaptığımızda, aslında onu bir paket olarak kabul etmiş oluyoruz ve bu paketin içinde ailesi de yer alıyor. Onları yok sayıp yalnızca eşimizi hayatımızın merkezine koyamayız. Çünkü her şeyden önce, eşimizi yetiştirenler onlar. Sevdiğimiz kişinin beğenmediğimiz yönlerinde bile onların izlerini görebiliriz. Ama yapıcı bir bakış açısıyla, bu durum farklı bir güzellik taşır. Onlar, sevdiğimiz kişinin bugün sevilebilir bir birey olmasına vesile olmuşlar. Bu bile saygı göstermeye ve gönlümüzde yer açmaya değer bir neden.
Evlilik birliği içinde genellikle kadınların ailesi daha çok ön plana çıkıyor. Kadınlar, kendi ailelerine gösterdikleri ilgiyi eşlerinin ailesine göstermiyorlar. Bu son derece yanlış bir tutum. Sizin anneniz ne kadar önemliyse, eşinizin annesi de o kadar önemlidir. Tabii bu aynı seviyede sevgi ya da duygular beslemeniz gerektiği anlamına gelmez. Burada önemli olan, saygı göstermek ve sevmek için nedenler görebilmek veya üretebilmektir.
Örneğin, kendinize bir şey alırken annenize, “Anneciğim, senin de ihtiyacın var mı?” diye soruyorsunuz. Peki, eşinizin annesine soruyor musunuz? Sizi dünyaya getiren kişi anne olduğu kadar, eşinizi dünyaya getiren kişi de annedir. Bu nedenle, kendi annenize gösterdiğiniz ilgiyi eşinizin annesine de göstermek zorundasınız. Aynı şekilde, annenizi arayıp hâl hatır soruyorsanız, eşinizin ailesini de aramalısınız. Çünkü anne ve baba ayrımı yapmak, evlilikte sağlıklı bir dengeyi kurmayı zorlaştırır. Aksi takdirde, bu durum ömürlük değil, eğlencelik birlikteliklere dönüşür.
Burada, karşı tarafın her dediğini kabul etmekten bahsetmiyoruz. Elbette karşılıklı saygı ve sınırlar korunmalıdır. Ancak kendi anne babamızla yaşadığımız sorunlarda nasıl iletişimimizi koparmıyorsak, eşimizin ailesiyle de aynı hassasiyeti göstermeliyiz. İnanç bağlamında düşünüldüğünde, örneğin cuma günleri eşinizin ailesini arayıp bir ihtiyaçları olup olmadığını sormak, onların hatırlandığını hissettirebilir. Yaş aldıkça, insanların hatırlanma ve önemsenme isteği artar ve bu bir ihtiyaç hâline dönüşür.
Sonuç olarak, hayat kısa ve dünya kötü duygular için uygun bir yer değil. Sağlıklı ve mutlu evlilik birliktelikleri için dengeyi korumak ve adaletli olmak şarttır.
Zeynep Erol