Hayat, çoğumuz için bir labirent gibidir. Her köşede farklı bir benliğimizle karşılaşırız; korkularımız, hayallerimiz, umutlarımız ve hayal kırıklıklarımız. Kendimle olan bu mücadele, bazen bir savaş alanı, bazen de huzurun peşinde bir koşuşturmacadır. İçsel çatışmalarımız, zaman zaman kendimizi kaybetmemize yol açsa da, en derin kimliğimizi bulmak için atmamız gereken adımların habercisidir.
Her sabah, aynaya baktığımda, yansıyan görüntüde bir tanıdık bulmak için çabalıyorum. Kimim ben? Bir başkası için güçlü, bir diğeri için zayıf. Dış dünyada nasıl algılandığımın yanı sıra, içimdeki seslerle de yüzleşmek zorundayım. Kimi zaman cesaret bulup kendimi ortaya koyabilsem de, diğer zamanlar korkularımın esiri oluyorum. İçsel benliğim, beni dışarıda bekleyen belirsizliklere karşı bir siper olarak çıkıyor, ama o siperin ötesinde, gerçek benliğimle yüzleşmekten kaçınmanın ne anlama geldiğini öğreniyorum.
Düşüncelerimin labirentlerinde kaybolurken, karşıma çıkan her yol, beni yeniden değerlendirmeye zorluyor. Hangi yolda yürümeliyim? Kendimi bulmak için hangi özverilere katlanmalıyım? Herkesin bir arayış içinde olduğu bu dünyada, belki de en büyük savaş, kendimizle olan mücadelenin ta kendisidir. Kendimi sevmeyi öğrenmek, başkalarına karşı duyduğum öfkeyi ve kırgınlıkları geride bırakmak için atmam gereken adımları birer birer sorguluyorum. Dışsal başarıların peşinde koşarken, içsel huzuru nasıl yakalayabilirim?
Geceleri uyumadan önce, zihnimdeki düşünceler bir kalabalık gibi dolanırken, geçmişimle hesaplaşmak için kalemi elime alıyorum. Anılarım, geçmişteki savaşlarım, kayıplarım ve kazançlarım, hepsi bu sayfalara dökülüyor. Kendimle yaptığım bu yazılı diyaloglar, her defasında beni bir adım daha ileriye taşıyor. Yazmak, kendimi keşfetmenin en güzel yollarından biri oluyor. Hangi kelimenin hangi duyguyu tetikleyeceğini bilemediğim bir deniz bu; ama her dalga, beni biraz daha derinlere çekiyor.
Sonunda, kendimle yaptığım bu yüzleşmelerde bir denge buluyorum. Benim mücadelem, yalnızca bir kayıptan ibaret değil; aynı zamanda bir kazanım. Kendime, varlığıma ve duygularıma saygı duymayı öğreniyorum. Bu yolculuk, hayatım boyunca sürecek bir arayış. Ama şimdi anlıyorum ki, bu yolculukta kendimle barışmayı, hatalarımı ve zaaflarımı kabul etmeyi başardıkça, gerçek benliğime bir adım daha yaklaşıyorum.
İçsel mücadelem sona ermedi; belki de hiç bitmeyecek. Ama bu mücadele, beni ben yapan her parçayı daha iyi anlamama ve kabul etmeme yardımcı oluyor. Kendimle olan bu yüzleşme, hayatın en değerli hediyelerinden biri. Artık, karanlıkta kaybolmuş bir benlikten, ışığı arayan bir yolcuya dönüştüm. Kendimle barışık olmanın verdiği huzur, bu yolculuğun en önemli ödülü.
Arif Uysal