HASSA KELİMESİNİN ANLAMI
Ar. ḫuṣūṣiyye t “has olmak”tan ḫāṣṣ > ḫāṣṣa
Bir kimse mahsus olan, yalnız onda bulunan hal, keyfiyet
KENDİMİ KAYBETTİM
Birkaç yıl önce hasretliğimi hissediyordum; yani kendime, geçmişime ve sevdiğim insanlara özlem duyuyordum. “İnsan nasıl kendine özlem duyar?” dediğinizi duyar gibiyim. Açıklayayım size: Ben kendimle hep kavgalıydım, hep küs kalırdım ve çoğu zaman kendime gaddarca davranırdım. Bazen kendime sevgi gösterir gibi oluyordum ama bir bakıyordum ki en küçük hatada kendimi kırbaçlamaya başlamışım. Kendimi bir düşman gibi görüyor ve kendimle dost olmayı bir türlü beceremiyordum. İşte bu yüzden kendimden uzaklaştım. Halbuki eskiden kendimle kalmayı, kendimi dinlemeyi sever ve kendimi anlardım. Bu, benim en hassa yanımdı ama nasıl oldu da bana özgü olan bu özelliklerden uzaklaştım? Hani insan yedisinde neyse yetmişinde de oydu. O zaman ben neden hâlâ aynı ben değilim? Neden kendimden uzaklaştım ve kendimi kaybettim? Nasıl bulacağım şimdi kendimi? Peki ben kimim? Annemin kızı, ablamın kardeşi, hocamın öğrencisi… Geçmişteki ben mi, yoksa şimdiki ben mi gerçek?
Kafamdaki bütün bu sorularla kendimi bulmaya çalışıyordum ama hiçbirinin yanıtı bende yoktu. Bu yanıtsızlık beni mutsuz ediyor, mutsuz olduğumda da kendimde illa sevmediğim bir yan buluyordum. Kendimin iyi değil de kötü özelliklerine odaklandığım için hep kötü yanlarımı görüyor ve onları düzeltmeye çalışıyordum ama düzelttikten sonra yeni bir kötü özelliğim çıkıyordu. Belki de kötüyü aradığım için hep kötü özellikleri görüyordum. Bu yaptığımı şu söz açıklıyor: “Arayan kişi belasını bulur.” Hep kötüye odaklandığım için kendimi kaybettim çünkü kötü yanlarım kadar iyi yanlarım da vardı ve iyi yanlarımı yok saymak, kendimi yok saymaktı. Beni ben yapan hem kötü hem de iyi yanlarımdı ama önceden de dediğim gibi ben sadece kötü yanıma odaklanmayı seçmiştim. Eğer kendimi bulmak istiyorsam her iki yanımı da keşfetmem gerekiyordu.
Kendimi keşfetmeyi peki nasıl gerçekleştirecektim? Bu soruyu cevaplayacağım diye yıllarımı verdim ama baktım ki hiç yol kat edememişim. Neden başaramadığımı kara kara düşünüyordum ama fark ettim ki önemli olan, kendimi keşfetme yolundaki son değilmiş; önemli olan, o yolda yaşanan şeylermiş. Önemli olan, yolun sonundaki ödüle değil, yola odaklanmakmış.
Yazar
Sahra Topçil