Genel İyilik ve Özel İlişkiler: Gerçekten Aynı Şey Mi?

Herhangi bir insanın genel yaşantısında iyi olması, özel ilişkilerinde de iyi olabileceği anlamına gelir mi?

Evet, bomba gibi bir soruyla karşınızdayım ve biraz bu sorunun cevabı üzerine düşünmenizi istiyorum. Çünkü sıkça yaptığımız bir hatayla karşı karşıyayız.

 

İnsanları tanıyoruz ve özellikle karşı cins söz konusu olduğunda, genel anlamda iyiliklerine kapılıp gidiyoruz. Ancak, insanların genel anlamda iyi olmaları, özel ilişkilerinde de iyi olabilecekleri anlamına gelir mi? Bu noktayı çoğu zaman ya düşünmüyoruz ya da göz ardı ediyoruz. Oysa ki dikkat edilmesi gereken en kritik hususlardan biri burasıdır.

 

Bir insan genel yaşantısında iyiliksever, herkesin yardımına koşan biri olabilir. Peki ya özel hayatında, yani ilişkilerinde nasıl davranıyor?

Hayatın yoğun koşuşturması içinde üstlendiğimiz kimlikler ve roller farklılık gösterebiliyor. Evlat rolünde çok iyi bir performans sergilerken sevgili rolünde tökezleyebiliriz. İşveren pozisyonunda mükemmel bir başarı sergilerken, kardeş pozisyonunda tamamen farklı bir yüzümüz ortaya çıkabilir. Sağlıklı bir ilişki yaşamak istiyorsak, bu farklı rollere bir bütün olarak bakmak zorundayız. Her biri bir puzzle parçası gibi. Ve bu parçalardan biri eksikse, manzara tamamlanmaz.

 

Örneğin, ebeveynlerine kötü davranan birinin sevgili veya eş rolünde size niçin iyi davranacağını düşünebiliriz. Diyelim ki size iyi davranıyor; ama kendi ailesine kötü davranan biri, size nereye kadar iyi davranabilir? O klasik tabirle, köprüyü geçtikten sonra da bu iyi davranışları devam edecek mi gerçekten? Bu noktada koca bir soru işareti karşımıza çıkıyor.

 

Bir de işveren pozisyonunda çok başarılı ve parmakla gösterilen birini düşünelim. Belki kariyerinde büyük başarılara imza atıyor, yığınla para kazanıyor. Ama sevgili veya eş rolünde ne durumda? İnsanların bir rolünde mükemmel olmaları, diğer rollerinde de mükemmel olacakları anlamına gelmez. Tıpkı bir makinenin çarkında birkaç dişin kırılmış olması gibi. O çark, uzun vadede makineye fayda sağlar mı gerçekten?

 

Evet, hayatın içinde göz ardı ettiğimiz ya da etmeyi tercih ettiğimiz detaylar, uzun vadede hayatımızı olumsuz etkileyebilir. Ve bir noktaya geldiğimizde şöyle diyebiliriz: “En başında da böyleydi. Değişir sandım ama değişmedi.”

Ama unutmayalım ki bir insan, yalnızca kendisi isterse değişir. Dünyanın en güçlü hükümdarı bile o kişiyi değiştirmeye çalışsa, bu mümkün değildir. Değişim için kişinin kendisi istemeli ve Allah nasip etmeli.

 

Hatta bir terapist bile olsanız, karşınızdaki kişinin sorunlarını çözmek veya kişiliğini değiştirmek gibi bir gücünüz yoktur. Terapi sürecinde bile kişinin kendi iradesi ve isteği ön plandayken, ilişki içinde birini değiştirmeye çalışmak ne kadar gerçekçidir? İnsanları kendi hallerine bırakmalıyız demiyorum, ama bir kişiyi kurtarmak isterken kendimizi de onun bataklığına sürükleyebiliriz.

 

Hayatta bencillikten farklı olarak, önceliği kendimize vermeliyiz. Karşımızdaki kişinin ihtiyaçlarını görüp elimizden geleni yapmak ayrı bir şeydir. Ancak hayatımızın merkezine önce inancımızı, sonra da kendimizi koymalıyız. Çünkü hayatın merkezine koyduğumuz insanlar, bizi şirazemizden çıkarabilir ve bu durum devam edebilir.

 

Kısaca, hayatın her alanında olduğu gibi ilişkilerde de sağlıklı bir denge kurmak, insanları olduğu gibi kabul etmek ve değişimin önce kendimizden başlaması gerektiğini unutmamak esastır.

 

 

 

Hülya Korkmaz