Merhaba Fatih Bey öncelikle röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için teşekkürler. Dilerseniz ilk olarak okurlarımız için Fatih Talha YILDIZ kimdir kısaca bahsedelim.
Adım Fatih Talha. 1989 yılında İstanbul’da doğdum. Doğuştan spastik engelliyim. 3 kardeşin en büyüğüyüm. 2 tane de kız kardeşim var. İlkokul ve ortaokulu Bağcılar’da, liseyi ise Bahçelievler Kemal Hasoğlu Lisesi’nde bitirdim.
Yazarlık serüveninizden bahsedebilir misiniz?
Aslında yazarlık serüvenimin kıvılcımları ilkokulda başladı. Öğretmenimiz bir hikaye okur ve ikinci yarısını bizim tamamlamamızı isterdi. Ben bu konuda başarılı olduğumu gördüm. Ama asıl kendimi keşfetmem ortaokulda Türkçe hocamın verdiği ödevle oldu. O günden sonra bir hikaye yazıp yayınlama hayalim oldu ve senelerce kısa hikayeler yazarak bu hayalimin yolunda ilerlemeye başladım. Sonunda bir kamu kuruluşunun düzenlemiş olduğu yazarlık yarışmasına katıldım ve ikinciliğin ödülü olarak yazdığım roman basıldı.
Zamanı geri alsanız ve ilk kitabınızın yayınlanmış olduğu o güne dönseniz o günkü duygu ve düşüncelerinizi hangi cümlelerle ifade ederdiniz?
O günün duygularına cümleler kifayetsiz kalır. Bir şey başarmışlığın
verdiği o mutluluk, onca stresli günlerin ardından emeğimin karşılığını
görmek, insanların engellilere karşı bakış açısını değiştirmekte büyük bir
rol oynayacak olmanın farkındalığı kelimelerle anlatılacak gibi değil
İmza günlerinizde ve söyleşilerinizde yaşamış olduğunuz ve unutamadığınız bir olay var mı?
Fuarlarda her zaman okul tarafından getirilen küçük çocukları görürsünüz. Bir gün fuar yine küçük çocuklarla doluydu. Fakat bir tane çocuk yanıma geldi çocukları fuara getirmeden önce haber vermedikleri için parası olmadan dolaşmak zorunda kalmış. Beni görüp kitabımı iyice inceledi ve çok almak istediğini ama parası olmadığını söyledi. Daha sonra arkadaşlarından ödünç alma umuduyla yanımdan ayrıldı. Yanıma geri geldiğinde öğrendim ki onun dışında tüm arkadaşları kendilerine kitap almışlar. Yanıma sırf alamayacağını haber vermek için gelmişti. Ne kadar üzgün olduğunu görünce dayanamayıp imzalı olarak kitabımı hediye etmiştim. Onun inanılmaz mutlu olduğunu görünce ben de mutlu olmuştum
Polisiye roman yazıyor olmanızın özel bir sebebi var mı?
Bunun benim için iki temel sebebi var. Birincisi özellikle bir engelli olarak farklı bir hikâye ortaya koyma isteği. İkincisi ve en önemlisi ise her zaman cinayet masasında çalışma hayalim vardı. Bunun mümkün olamayacağının da farkındaydım. Bu yüzden bu hayalimi bir roman ile gerçekleştirmek beni oldukça memnun etti.
“Paşaların Gizli Divanı” ve “Gece Kanunları” isminde iki kitabınız olduğunu biliyoruz. Okurunuz olarak kitaplarınızın isimlerini de
içeriğini de bir hayli beğendiğimi belirterek isimlerine nasıl karar verdiğinizi sormak isterim?
İki kitabımın da ismine karar verirken hikayelerimdeki en vurucu veya anahtar noktayı aklımda bulundurarak beyin fırtınası yaptım ve bu noktaları en iyi tasvir edecek kelimeleri düşünmeye çalıştım.
“Paşaların Gizli Divanı” ve “Gece Kanunları” kitaplarınızın ortaya çıkış hikayelerinden bahsedebilir misiniz?
Paşaların Gizli Divanı’nı yazarken konsey, heyet ve kurul temalı filmler ilham kaynağım oldu. Gece Kanunları’na gelecek olursak mahkeme ve adliyelerde geçen hikayeleri çok severim. Bu hikayemi de mahkeme ve adliye üzerine kurmak istedim.
Sizce yazarlık doğuştan gelen bir yetenek midir yoksa kişinin kendini
geliştirerek kazandığı bir özellik midir?
Benim düşünceme göre yazarlık bir insana zorla öğretilebilecek bir şey kesinlikle değil. İnsanın içinde varsa vardır ama kimisinin içindeki cevheri
geliştirmesi daha fazla çaba gerektirebilir. “Yazar olmak için…” diye başlasanız noktalı yeri doldurabileceğiniz ifadeler neler olurdu? Yazar olmak için sevgi ve sabır altın kurallardır. Çünkü bir insan yaptığı işi ne kadar severek yaparsa ve sabrederse o işten o kadar fayda görür.
Yazarlık hayatının henüz başında olan kişilere neler tavsiye edersiniz?
Bir yazar veya yazar adayı olanların yazarlık hayatlarının hangi noktalarında olurlarsa olsunlar sürekli okumaları gerektiğini düşünüyorum. Bununla birlikte yazacakları konu hakkında iyice
araştırma yapmalarını tavsiye ederim.
Severek takip ettiğiniz ve kendinizi yakın hissettiğiniz bir polisiye yazarı var mı?
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki polisiye roman yazarlığında Agatha Christie benim üstadımdır. Onun romanlarındaki yazma şekli benim yazarlığıma ilham olmuştur. Bunun yanı sıra Tess Gerritsen, Michael
Connelly ve John Verdon gibi yazarları da önemsemişimdir.
Özel durumu olan bir yazar olarak sizce toplumumuz özel durumu olan insanlara karşı yeteri kadar duyarlı mı?
Üzülerek söylüyorum ama pek sayılmaz. Elbette eskilere kıyasla çok yol kat ettik ama hala engellilere karşı bakış açısını değiştiremeyen çok fazla insan var. Aslında benim amacım da buna karşı savaşmak.
Son olarak toparlayacak olursak okurlarımız için neler söylemek
istersiniz?
Hayalleriniz ne kadar imkânsız gelirse gelsin çabalamaktan vazgeçmeyin. Bu durum biraz da aileleri ilgilendiriyor. Çocuklarımızın kendi yeteneklerini görmezden gelmek yerine bu yetenekleri geliştirmek için onlara elimizden geldiğince destek olmalıyız. Hayal etmek çok güzel bir şey ama çevremizden destek görmezsek hayal kurmanın hiçbir anlamı
kalmıyor. Ben bugün buradaysam annemin desteği sayesindedir.
Röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için tekrar teşekkürler.
Hayırlara vesile olmak niyet ve duasıyla.
RÖPORTAJ: Zeynep EROL
Vesile Dergi Sayı 7
Kasım 2021