Bir restoranta gittiğinizi düşünün, deniz manzaralı, harika bir restorant. Müthiş bir zengin menüsü var üstelik, masa-sandalye düzeni de bir harika. Garson son derece saygılı bir şekilde size menüyü getirip seçiminizi yaptıktan sonra kendisini çağırmanızı rica ediyor ve siz de menüye dalıp gidiyorsunuz, zihninizde canlandırdığınız ölçüde neler yiyeceğinize karar veriyorsunuz ve garsonu çağırıp sipariş veriyorsunuz. Hakikaten gelen ürünler o kadar muazzam ki sadece seyrederek bile duyabilecek kıvamdasınız ve bir de üzerine yemeğe koyulunca hem gözünüz hem de mideniz doyuyor. Her şey nihayete erdiğinde garson size hesabı getiriyor. Sipariş vermiş olduğunuz şeylerin üç aşağı beş yukarı ne kadar tutacağını bildiğinizden ötürü gayet rahatsınız çünkü bütçenize göre sipariş oluşturmuşsunuz ancak hesap fişine baktığınızda vay canına o da ne? Tam 3 katı bir hesap söz konusu. Şaşırıp kalıyorsunuz ve bir açıklama yapması niyeti ile garsonu çağırıyorsunuz ancak garsonun verdiği cevap sizi biraz daha şaşırtacak cinsten çünkü garson size “Sizden önce bu masada oturan kişiler hesabı ödemediği için hesabı siz ödeyeceksiniz”..
Yukarıdaki gibi bir tablo ile karşı karşıya kalsanız sizden önce o masada oturmuş olan kişi ya da kişilerin hesabını ödemek ister miydiniz ya da bunu mantıklı ve makul bulur muydunuz?
Muhtemelen vermiş olduğunuz cevap ya da cevaplar hesabı ödemeyeceğinize ve bunun son derece mantıksız olduğuna yönelik. Bu bağlamda yöneltecek olduğum soru şu şekilde: Filistin’de hedef alınmakta olan masum insanlar kimin ya da kimlerin hesabını ödüyor?
Geçmişte şu yapılmış ya da geçmişte bu yapılmamış bla bla bla ama en başında da belirtilmiş olduğu üzere geçmiş geçmişte kaldı yani tarihin tozlu sayfalarındaki yerini aldı ve bizi şu an ilgilendiriyor. Şu an gelmiş olduğumuz nokta itibariyle masum insanlar zulüm görüyorlar ve bu zulümler bir an evvel son bulmak zorunda, küçücük çocuklar artık rahatça nefes alıp oynayabilmek zorunda.
Restorenta gittiğimizde bile bizim olmayan hesabı ödemeyi mantıklı ve makul bulamayacağımız, bulmayacağımız gibi bizden önce yaşamış olan insanların yapmış ya da yapmamış oldukları şeyin faturasını da biz ödeyecek değiliz, farklı insanlar içinde aynı şey söz konusu. Yani bir insanlık dramı yaşanıyorsa ve insanlık suçu işleniyorsa burada hiçbir gerekçe söz konusu olamaz ve insanlıktan nasibini almış olan ya da birazcık olsun insanlığa dair içinde kırıntı bulunduran hiç kimse birileri öldürülüyorken ve hiç yok yere bu ölümler söz konusuyken tuhaf tuhaf şeylerin arkasına saklanmaz.
Sömürgeci zihniyetler önümüze birkaç yem atıyorlar ve bizler de işimize o yemleri yemek yani en hazır şekilde karnımızı doyurmak geldiği için yemeği tercih ediyoruz ancak hepimiz adımız gibi biliyoruz ki hakikatler yem olarak önümüze atıldığı gibi değil.
Bugün tüm dünyaya mağdur edebiyatı yapanlar ve sesi bu anlamda gür çıkanlar zalimlerin ta kendileridir ve seslerini bastırmaya gayret gösterdikleri ise mazlumların. Her ne pahasına olursa olsun mazlumların sesini tüm dünya duyacak ve zalimlerin sesi kısılıncaya dek mazlumlar direnmeyi bırakmayacak, bizler de mazlumları desteklemeyi bırakmayacağız. Her ne pahasına olursa olsun, eninde sonunda sömürgeci zihniyetlerin kökünü kazıyacağız.
YAZAN: Zeynep EROL