Orhan bey öncelikle röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için çok teşekkürler. Dilerseniz önce okurlarımız için Orhan Toker kimdir kısaca bahsedelim.
İsmim Orhan Toker. İstanbul Teknik Üniversitesi mimarlık fakültesinden mezun oldum. Mezun olduktan sonra yüksek lisansımı yaparken 2 yıl kadar mesleğimde çalışmaya çalıştım ama bu süreçte mimarlık mesleğinin bana göre olmadığına karar vererek aslında çok sevdiğim bilişim mesleğine atıldım. 1994 yılında kendi şirketimi kurmak nasip oldu. 2019 yılının Şubat ayına kadar tam 25 yıl kendi şirketimde yönetici ortak olarak görev aldım bilişim alanında. 2019 yılının Şubat ayında kendi şirketimdeki görevlerimden kendi isteğimle ayrıldım. Şubat ayından itibaren bilişim alanında danışmanlık ve sosyal medya koordinatörlüğü yapmaya başladım. Bu yaptığım işlerden bana kalan vakitte ise teknolojinin çocuklar üzerindeki faydaları ve zararları üzerinde araştırmalar yapıp bu araştırmalarımı internette paylaşmaya karar verdim. Bunun sonucunda da ‘orhantoker.com’ diye bir bloğum ve ‘Dijital Baba’ diye de Instagram’da bir hesabım olmuş oldu. Şimdi bu iki mecrada da insanlara yardımcı olmayı seviyorum, yardımcı olmaya devam ediyorum.
Günümüzde “3 T Detoksu” adı verilen bir uygulama var ve bilhassa ebeveynler evlatları için bu uygulamayı hayata geçirmeye özen gösteriyorlar malum. Siz bu uygulamayla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Şimdi eğer çocuklarımıza dijital cihazları verirken onlarla bir anlaşma yapıp sınırlarını, limitlerini iyi belirleyip her gün onu kararlı olarak uygulayabilirsek çocuklar o limitleri aşmadan , sınırlarını gevşetmeden bunu yapabilirlerse, başarabilirlerse 3 T detoksuna gerek yok. 3 T detoksu genelde bütün aile ipin ucunu kaçırdığı zaman yapılması gerekir. Bu bir ay kadar dijital, teknolojik bütün cihazlara ara vererek 1 ayın sonunda ailecek birbirlerine kurallar hakkında sözler vererek anlaşıp tekrar dengeli bir dijital yaşama dönmesidir. Bu dediğim gibi ipin ucu kaçmış ailelerde bazen işe yarayabiliyor ama etkili olan yöntem evdeki dijital kuralları ve sınırları iyi belirleyip sağlıklı bir şekilde uygulamak. Yani tam kullanmamak ya da limit koymamak olmaz. İkisinin ortası.
Yapılan araştırmalara göre günde 3 saat ve üzeri telefon ve tablet gibi teknolojik araçları kullanan kişilerin beyin kimyalarının bozulduğu ve bebeklerde otizm semptomları görüldüğü tespit edilmiş. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Doğru çünkü bu telefon ve tabletler elektromanyetik dalgalar yayıyorlar ve hatta yaydıkları dalgalar telefonları satın alırken hepsinde yazar. Bunların çizelgeleri vardır. Küçük çocuklar, özellikle 3 yaşından küçük çocukların kafatasları yetişkinler gibi kalın olmadığından dolayı bu elektromanyetik dalgalar çocukları daha olumsuz etkiler. Tıpkı bir mikrodalga fırının yemeği pişirdiği gibi bebeğin beynini pişirir. Bunun da bebeklerde otizme yol açtığı ya da çeşitli beyin hasarlarına yol açtığı ispat edilmiştir. Yetişkinlerde de eğer 10 dakikadan fazla kulakta konuşma olursa kullanılan kulak, telefonun kullanıldığı kulak tarafındaki beynin fazla ısındığını ve buradan bir takım zararlar gördüğünü de biliyoruz.
Biliyoruz ki siz sayfanızda oyun ve uygulama analizleri yapıyorsunuz ve hangi oyun ve uygulamanın hangi yaş grubuna uygun olduğunu belirtiyorsunuz. Peki bu analizi neye göre yapıyorsunuz ve ebeveynler de yapabilir mi? Yapabilirlerse nelere dikkat etmeliler?
Elbette yapabilirler. Bunu yapmak için bir kere oyunların yüklendiği yerlerde yani play store ve app store da oyunların hemen sol üst köşesinde kaç yaşa uygun olduğuna dair yaş etiketi vardır. Ayrıca ben Common Sense Media diye bir site kullanıyorum.
https://www.commonsensemedia.org/reviews burada hem oyunlar hem de dizi ve filmler için çocuklara uygunluk kriterleri var. Buralardan faydalanıyorum. Bunun dışında pegi.info https://pegi.info/ ve esrb.org https://www.esrb.org/ sitelerinden yararlanıyorum. Bunlar zaten yasal, official dediğimiz oyun yaş dereceleri koyma şirketleridir.
Bu şirketlerin verdiği puanlamalara bakılarak çocuklara yaşına uygun içerikli uygulamalar yüklenebilir.
Yapmakta olduğum saha gözlemlerimde özellikle bir takım görevlerin verildiği oyun ve uygulamaları tercih eden evlatların aile içerisinde sorumluluk verilmeyen yahut az verilen, kendini ifade etme fırsatı verilmeyen yahut bir şeyler yaparak kendini gösterme olanağı sunulmayan evlatlar olduğunu gözlemledim. Siz buna katılır mısınız ve sizce evlatlarımıza o oyun ve uygulamaların cazip gelmesinin altında yatan sebepler nelerdir?
Harika bir soru bu. Aslında bütün insanların ihtiyacı sevilmek, sevildiğini hissetmek, ait olmak onaylanmak ve konuştuğu zaman da konuştuğunun dinlenmesidir. Şimdi siz çocuklarınıza aileye ait olduğunu nasıl hissettirebilirsiniz? Elbette ki evde bazı görevler vererek hissettirebilirsiniz. O da kendini bu ailenin bir bireyi, yetişmeye, büyümeye başlamış, aile tarafından sorumluluk alabilecek olarak görülmeye başlamış bir insan olarak kabul edecektir. Bu da onu olumlu olarak etkileyecektir. Çocuğunuza sadece görevler, sorumluluklar vermek onu onayladığınız anlamına gelmiyor. Aynı zamanda aidiyet duygusu, onu sevdiğiniz, ona güvendiğiniz duygularını da veriyor. Bu duyguları alan çocuk öbür oyunları elbette oynayacaktır ama oyunlarda bağımlılık yaratan sizin söylediğiniz bir işe yarama duygusunu, ödül duygusunu oyun verdiği halde onlarla ilgilenmeyecektir. Oyunun sadece eğlence kısmından keyif alıp sıkıldığı zaman bırakacaktır. Harika bir soruydu gerçekten çok teşekkür ediyorum.
Sizin yapmakta olduğunuz oyun ve uygulama analizleriniz neticesinde varmış olduğunuz genel bir kanaat var mı? Yani evlatlarımız ne umuyor ve ne buluyor sizce?
Genel kanaatim şu; çocuklar maalesef kendilerine uygun oyun ve içerikleri seçmekte başarısızlar. Çünkü bu nokta da ebeveynlerin rehberliği maalesef eksik. Ebeveynler rehberlik etmediği için maalesef çocuklar çevresinden, arkadaşlarından gördüğü duyduğu oyunları oynuyor ve gördüğü duyduğu kanalları izliyor. Bu noktada da bağımlılık yaratacak oyunlar, çocukları hedef alan, onları maksimum ekran başında tutacak ve bol bol harcama yaptıracak oyunlar çocukları ağına düşürüyor. Bu konuda ebeveynlere çok görev düşüyor. Çocukların yaşlarına uygun, onların zekalarını, dikkat becerilerini, el becerilerini, hafızalarını geliştirecek ve dil becerilerini geliştirecek oyunları seçmemiz gerekiyor.
Zaman zaman çocuklarını kontrol edemediğini, tüm müdahalelerine rağmen çocuklarının yaşlarına uygun olmayan oyun ve uygulamaları kullandıklarını ve hatta ebeveyn olarak o oyun ve uygulamaları sildiklerini ancak çocuklarının geri yükleyip kullandıklarını ifade eden ebeveynlerle karşılaşıyoruz. Bu ebeveynlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Bu ebeveynlere tavsiyem şudur: böyle yapan çocuk telefon ve bilgisayar kullanmaya henüz hazır olmayan çocuk demektir. Bunların tablet telefon ve bilgisayar kullanımları kesilmelidir bir müddet. Bu 1 hafta olur 1 ay olur 15 gün olur. Bu müddet sonunda çocukla tekrar bir anlaşmaya varıp telefon tablet kullanımı ile ilgili sana uygun olmayan içerikleri kullanmayacaksın, senin yaşına uygun süreyi geçmeyeceksin gibi kendine uygun içerikleri kullanmadığın zaman ve kendine uygun süreyi geçtiğin zaman tekrar telefonu elinden alırım diye kararlı bir şekilde sınır ve limit konulursa bunun düzelebileceğini inanıyorum.
Kitle iletişim araçlarının toplum bilhassa da evlatlarımız üzerindeki etkileri malum. Sizce evlatlarımızı kitle iletişim araçlarının olumsuz etkilerinden korumak için neler yapılabilir?
Bu küçüklükten itibaren başlar. Bebekken bile nasıl olsa çocuk anlamaz diye yanında dizi ya da haberleri izlemek, çocuk içeride bile olsa onun duyabileceği şekilde televizyonun açık olması televizyondaki hem olumsuz haberleri hem yozlaşmış yarışma programları ya da eğlence programlarını dinlemek çocukları olumsuz etkilemektedir. Yani çocuklarımızın yanında özellikle izlediğimiz içeriklere dikkat etmemiz lazım. Bunun yerine kaliteli içerik seçip izlememiz lazım. Hatta şimdi seç izle gibi platformlara üye olarak televizyonu hiç kullanmamak ve bu platformlardaki faydalı içerikleri belgesel gibi hatta öğretici dizi ve filmleri kullanarak çocuğumuzun kaliteli içerik seçme alışkanlığını ona da otomatik olarak kazandıracaktır.
Teknoloji bağımlılığı söz konusu olduğunda ortam ile ilgili yapılan deneyler öne sürülüyor ve buna göre kişiye alternatif aktivitelerin sunulması halinde teknoloji bağımlılığının önüne geçilebileceği belirtiliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Teknoloji bağımlılığı da diğer bağımlılıklar gibi yani içki sigara ve madde bağımlılıkları gibi bir ihtiyacın giderilmesine yönelik bir şeydir. Yani mutlaka kişide karşılanmamış bir ihtiyaç vardır. Bu çocukluğundan beri adam yerine konmamış onaylanmamış çocuklar olabilir, annesinin ihmal ettiği babasının dövdüğü ve küçük düşürdüğü çocuklar olabilir, okulda sürekli kendisini yetersiz hissetmiş hiçbir gruba dahil edilmemiş çocuklar olabilir. Bu çocuklar kendilerini teknolojinin içinde iyi hissediyorlar, teknolojinin içinde takdir ediliyorlar, teknolojinin içinde adam yerine konuluyorlar. Dolayısıyla da bu onlara tam bir bağımlılık verici madde gibi acı çektikleri bir hayatta mutlu oldukları bir hayat sunuyor. Bu nedenle de çocuklarımızın hayatta karşılanmamış bir şeyini bırakmamamız lazım. Bunu duygusal olarak söylüyorum maddi olarak söylemiyorum. Hep söylediğimiz gibi çocuğumuzu onaylamak, sevildiğini hissettirmek, aileye ait olduğunu hissettirmek çok önemli bu konuda.
Facebook, Instagram, TikTok gibi uygulamaları evlatlarımızın yaşlarını büyük göstererek kullanmakta olduğunu görüyoruz. Sizce bu uygulamaların kullanımında alt yaş sınırı ne olmalıdır ve ebeveynler evlatlarını bu uygulamalardan nasıl uzak tutabilir?
Burada yine görev ebeveynlere düşüyor.
Tüm sosyal medya platformlarında 13 yaşın bitmesi yani 14 yaştan gün alması gerekiyor yasal olarak. Ebeveynlerin bir kere bunlara özendirmemeleri, kendi ellerinde telefon Instagram TikTok gezmemeleri çocukları özendirmemeleri gerekiyor. Eğer arkadaşlarından gördüyseler bile bu tip platformların kötü olduğunu öğretmeliyiz. Zaten bakın evde Instagram TikTok haldır huldur kullanılmazsa ya da ınstagram’ı ebeveyn bir şeyler araştırmak için kullanıyorsa ne bileyim işte dijital yaşam ile ilgili bir şeyler öğrenmek için ya da kitaplarla ilgili bir şeyler öğrenmek için kullanıyorsa çocuk da ebeveyni taklit edecektir. Mesela bir baba düşünün tiktok’ta böyle saçma sapan hiçbir şey katmayan zevzek zevzek videolar izliyor ve yanına da çocuğunu alıyor. Şimdi böyle olunca çocuk da bunun eğlence tarzının böyle olduğunu düşünerek kendisine bir TikTok hesabı açıp böyle videolar izlemek ve kendisi de böyle şeyler yapmak isteyecektir. Bu tamamen ebeveynlerin örnek olmasıyla ve çocukların da sosyal öğrenmesi ile yani ebeveynlerinin yaptıklarını sosyal öğrenmeleri ile ilgili bir durumdur.
Sizce evlatlarımızın telefon, tablet ve bilgisayar tarzı cihazlara sahip olma yaşı kaç olmalıdır?
Çocuk 3 yaşını doldurduktan yani 36 ayı geçtikten sonra istediğiniz zaman tablet alabilirsiniz ancak tablet aldığınızda hem çocuğunuzun hem de sizin hazır olduğunuzu bilmeniz lazım. Yani sizin hazır olmanızdan kastım nedir? Eğer çalışmıyorsanız ve dadıya bırakmıyorsanız. Çünkü eğer dadıya bırakırsanız (3 yaşındaki çocuk için yarım saattir) yarım saat değil çocuk oyalansın diye iki saat verecektir. Ama siz evdeyseniz ve bunu ben kontrol edebilirim diyorsanız bir tablet alıp çocuğun faydalanabileceği içerikler bulmaya da hazırsanız yani onun parmak hareketlerini ve ince motor becerilerini destekleyecek uygulamalar, onun dikkatini geliştirebilecek uygulamalar seçip ona verebilirim diyorsanız 3 yaşında da olur ama bunu yapamaz, “Ben evde değilim, başında duramayacağım için dadısı babaannesi bununla ilgilenemez” diyorsanız 6 yaşına kadar da bekleyebilirsiniz. Telefon için de aynı şey geçerlidir. Telefonda da bu sefer çocuğun hazır olması gerekmektedir. Yani telefonu okulda bir yerde unutmaması, telefondaki mesajlaşma uygulamaları ile yabancılarla konuşmayacağından emin olmanız ve sizden gizli telefonun şifresini değiştirerek sizin istemediğiniz uygulamaları kullanmayacağından emin olmanız gerekiyor. Eğer bunları çocuğunuzla yapabileceğinize inanıyorsanız, aranızdaki iletişim bu şekilde sağlıklıysa çocuğunuza 8-10 yaşından sonra telefon alabilirsiniz.
Röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz ve bu istifadeli bilgileri bizimle paylaşmış olduğunuz için teşekkür ederiz.
Efendim ben teşekkür ederim böyle bir fırsatı bana sunmuş olduğunuz için. İnşallah insanlara yardımcı olabiliyorumdur. Yardımcı olabildiğim her platformda ne mutlu bana.
RÖPORTAJ: ZEYNEP EROL
Vesile Dergi Sayı 1
Mayıs 2021