BİR BULUT HİKAYESİ (Nilgün Hökenek Ürkmez)

Esselam. Nilgün Hanım öncelikle röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için teşekkürler. Dilerseniz ilk olarak okuyucularımız için Nilgün Hökenek ÜRKMEZ kimdir kısaca bahsedelim.

Daha önceki röportajımdan da bilindiği üzere Anneliğin Öteki Yüzü ve Bir Bulut Hikâyesi kitaplarının yazarı, 2 çocuklu bir anneyim. 1978 İzmir doğumluyum. Şu an Manisa da ikamet ediyorum. 25 yıldır muhasebe ve finans uzmanı olarak görev yapıyorum. Şu an mesleğime ara verdim, anne ve çocuk üzerine sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyorum. Ayrıca sonradan aldığım eğitimlerle birlikte Öğrenci ve Yaşam Koçluğu yapıyorum.

İlk kitabınız bir otobiyografi kitabı olarak okuyucularıyla buluşmuşken ikinci kitabınızın bir çocuk kitabı olduğunu görüyoruz. Üstelik özel durumu olan çocuklar için kıymetli bir kitap. Biraz da bundan bahsedebilir misiniz? Bu kitabı yazmanızdaki en büyük etken neydi?

Biliyorsunuz benim ilgi alanım ve aldığım eğitimler, araştırmalarım anne ve çocuk üzerine. Daha çok özel durumu olan çocuklarla ilgili projelerde yer alıyor ve bu çocuklara yaklaşım konusunda çalışmalar yapıyorum. Anneleri için de nasıl daha güçlü ayakta kalabilir, çocuklarına daha kaliteli nasıl zaman ayırabilirler diye yardımcı oluyorum. Bu yüzden ilk kitabım farkındalığı olan bir çocuk ile ilgili oldu. Hikâye kitaplarımın yine bu konular üzerine olmasını planlıyorum. İlk hikâye kitabımın kekemelik üzerine olmasına gelince de kekemelik sorunu yaşayan bir evlada sahibim ve yaklaşık 3 yıldır kekemelik probleminin savaşını veriyoruz. Bu durumu yaşayan birçok anne ile İnstagram sayfam üzerinden bu sıkıntıları konuşuyor ve danışıyoruz. Ayrıca dil terapistleri ile çokça çalışmalarım oldu. Annelerin ve çocukların bu konuda yaşadığı zorlukları bildiğim için özellikle ilk olarak bu konuyu tercih ettim. Ayrıca Türkiye’de bu konuda çok eksik var. Sadece bu durumu yaşayanlar bilir diğerleri umursamıyor. Bu konudaki ilk hikâye kitabı benim kitabım oldu, daha önce yurtdışında yazılmış benzer kitaplar var ülkemizde de yayınlandı. Fakat Türkiye’de ilk diyebilirim. Ben de bu konuya özel ilgi çekmek ve kekemelik sorunu olan çocuklara doğru yaklaşımı öğretmek adına farkındalık için bu kitabı yazmayı tercih ettim.

Özel durumu olan bir yavrunuzun olması hayatınızı nasıl etkiledi?

Benim oğlum Allah’a şükür artık daha iyi. Çok zor zamanlardan geçti. Hala yaşadığımız bazı sıkıntılar var ama ben Allah’ın yardımına çok inanırım. Bu zorlukların karşılığını oğluma vereceğine, bir gün her şeyin biteceğine inanıyor ve o günü sabırla bekliyorum. Özel çocuğu olan annelerle çok birlikte olan bir anne olarak şunu özellikle belirtmek istiyorum: Biz evlatlarımızla çok ağır şartlarda ve zorluklarda yaşıyoruz, hepsinin zamanla üstesinden geliyor ve hayatımıza bir şekilde devam edebiliyoruz fakat bizi en çok yoran ve hayatımıza devam etmemize engel olan, belki de çocuğumuzun düzelmesine engel olan yine başka bir anne maalesef. Öyle çocuk yetiştiren anneler var ki aman benim çocuğum gözde olsun, benim çocuğum sessiz olmasın diye özellikle bizimkiler gibi çocukları seçip kendi çocuklarının egolarını tatmin ediyorlar. Bizim çocuklarımız evde bu çocuklar yüzünden bazen günlerce ağlıyor. Oğlum evde hiç kekelemez ama özellikle olumsuz yaklaşımda bulunanların yanında sürekli kekeliyor. Annesine ne kadar söylersen söyle seni ve çocuğunu suçlar asla anlamaz. “Seninki de şunu yaptı ama.” der işin içinden çıkar. Ben şunu asla anlamıyorum: Hiçbir şeyin garantisi olmadığı şu hayatta bu kadar acımasız nasıl olabiliyor insanlar? Küçücük bir çocuğun hayatıyla oynayarak, kendi çocuklarınıza verdiğiniz zararı nasıl görmüyorsunuz? Yarın sizin başınıza da gelir, Allah’ın gücüne gider diye hiç mi düşünmüyorsunuz? Allah’ım hiçbir çocuğa bu zor şartları yaşayacak hastalık vermesin, hiçbir anneyi de çözüm bulamayacak kadar çaresiz bırakmasın.

Toplumsal olarak bakacak olursak toplumdaki hangi eylem ve söylemler sizin ve yavrunuzun olumsuz etkilenmesine sebep oluyor?

Toplumsal olarak bakacak olursak okulda, dışarıda, oyunlarda “Sen oynama, sen nasıl konuşuyorsun böyle.” gibi söylemler veya onun istediği oyunları oynamamak, onu sürekli arka plana atıp kendilerini öne sürmek… Sizinki sessiz ve kırılgan olduğu için her istediklerini ona böyle şeyler yapabiliyorlar. Bu sefer sizin çocuğunuz konuşacağı varsa da konuşmuyor. Çünkü çocuk kimse beni dinlemiyor, ben konuşamıyorum diye düşünüyor. Siz evde istediğiniz kadar telkini verin böyle birkaç çocukla karşılaşınca bütün çalışmalar boşa gidiyor.

Toplumsal farkındalık adına sizce neler yapılabilir?

Önce aileler eğitilmeli. Çünkü aile çocuklarının ilk eğitim yuvasıdır. Ailenin yetiştiremediği bir çocuğa kimse bir şey yapamaz. Farkındalıklar ile ilgili daha fazla kitap basılıp, daha fazla yayınlar yapılmalı. Ben bu kitabı yazdım ve gelirini çocuklara bağışladım, ilk kitabımı da aynı şekilde. O da farkındalık üzerine yazılmıştı. Adımı ne kadar duyurabildim? Bugün parasına para katan yazarların kitapları peynir ekmek gibi satılırken ben 5 kuruş para kazanmadan sadece çocuklara harcarken kimse elimden tutmadı, hatta o yazarlar bir kere sayfasında bile paylaşmadı. Bu işler birlikte oluyor, hep birlikte olmalıyız, ben bu konuda elimi taşın altına koydum, bütün anneler bana destek olsa daha çok kişiye sesimizi duyurabiliriz.

Kitabınızda ve sosyal medyadaki yayınlarınızda kekemelik problemi yaşamakta olan yavruların heyecanlanınca daha çok takıldıklarını belirtiyorsunuz. Genelde bakacak olursak şu durumlarda böyle olur diyebileceğiniz başka tecrübe ve gözlemleriniz var mı?

Evet, heyecan en önemli unsur. Bir tecrübem daha var ki (dil terapistleri de beni onaylayacaktır çünkü bunu kendileriyle de konuşmuştum) biliyorsunuz ben Ahmet TUNÇ hocamla sürekli bu konularda iletişim halindeyim. Oğlumun da terapisti, çok da faydasını gördük kendisinin, o da bunu hep onaylar, çocuklar baskı altında hissettiklerinde de çok zorlanıyorlar konuşmakta. Dikkat edin okulda veya dışarıda konuşunca takılıyor deniyor, çünkü baskı hissediyor. Benim oğlum bazı kişilerle konuşurken takılıyor, çünkü onlardan istemediği davranışları görüyor, bu da onu olumsuz etkiliyor.

Yavrusunda kekemelik olan ailelere ne tavsiyelerde bulunursunuz?

Dil terapisti bu sorunlarda gerçekten çok önemli, fakat her zaman dediğim gibi doğru olanı bulmanız gerekiyor çünkü bu işin umut taciri ne yazık ki ortalarda çok var. Benim oğlumda artikülasyon bozukluğu da vardı. 1. sınıfa başlayınca okuma yazma öğrenmekte de zorlanmıştı, Ahmet Hocamla o zaman tanıştık. Okuma yazmayı öğrenmesi kolaylaşması ile birlikte kekemeliği de daha kontrollü hale geldi. Toprak’ın videolarını izleyenler şu anki konuşma durumunu görüyorlardır. Fakat kekemelik biliyorsunuz zorlu bir süreç, kendini baskıda hissettiği anda hemen ortaya çıkıyor, bu yüzden ortam ve şartları çok önemli, her ayrıntıyı terapistiyle konuşabilmek çok önemli.

Aileler genelde terapist desteği almaktan çekiniyorlar. Buna istinaden terapist sürecinden, alıştırma veriyorsa ve tavsiyelerde bulunuyorsa bunlardan kısaca bahsedebilir misiniz?

Aileler lütfen terapi almakta çekinmesinler ve asla gecikmesinler. Çünkü ne kadar erken o kadar iyi. Dil terapisti sizi bu konuda yönlendirecektir. Her çocuğun durumu farklı olduğu için eğitimi de farklı oluyor. Ben şunu yapın diyemem, bu konunun uzmanı da değilim, yanlış olur. Mesela oğlum Toprak’ta nefes terapileri ters tepmişti, bu onu daha da kötüleştirmişti, birçok kişiye iyi geldiğini de duyuyoruz. Bu yüzden herkese uygulanan yöntem farklı oluyor, bizim terapistimiz en azından öyle yapıyor. Ben şunları öneriyorum deneyerek ve araştırarak bulduklarım neticesinde: Çocuk ne kadar mutlu ve güvenli ortamda olursa o kadar faydalı oluyor. Mutlu etmeye, koşup oynayabileceği ortamlar hazırlamaya, sürekli konuşmasını sağlayacak etkinlikler yaptırmaya, çocuklarla da iletişim kurdurmaya çalışıyorum, tabi bunu onu üzmeyecek kişilerle yapmaya çalışıyorum. Sürekli gözlemleyin. Çocuğunuzu sorunların içine atıp kendisinin çözmesini beklemeyin, hayat çok acımasız.

Bir Bulut Hikâyesi kitabınızın gelirlerini de ilk kitabınızda olduğu gibi sosyal sorumluluk projelerine bağışladığınızı biliyoruz. Bu konuda biraz bilgi verebilir misiniz? Bu sosyal sorumluluk projeleri nelerdir ve bu projeler ile neler amaçlanmaktadır?

Ben ilk kitabımın gelirini kanserli çocukların ailelerine bağışladım. Şimdiki kitap gelirlerimin bir kısmını doğudaki köy okullarına çocukların eğitimi için bağışladım fakat kitap satışları ve bize yapılan bağışlar durdu, artık sesimizi duyuramıyoruz. Ben yapılan bağışlarla satın aldıkları kitaplarımı köy okullarına, rehabilitasyon merkezlerine, hastanede çocukları tedavi gören annelere ücretsiz gönderdim. Yapılan bağış geliri de yine bu annelere gönderildi. Fakat artık sesimizi duyurmakta gerçekten zorlanıyoruz. İnşallah buradan sesimizi duyup, bize el uzatan birileri çıkar.

Son olarak toparlayacak olursak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Ben anneliği ve çocukları hep çok özel görmüşümdür. Hayatta görülebilecek en büyük sevgi ve bağ budur. İnstagram sayfamda da bu sevgiden ilham alarak paylaşımlarımı onlara özel yapıyorum. Bazı insanların hayatı yeterince zor, birde siz onlarınkini zorlaştırmayın diyorum, bunu yapamıyorsanız da uzaklaşın hayatlarından. Güzel bir yüreğe sahip olun ki hayat da size güzelliklerle gelsin. Allah’a emanet olun, sevgi ve saygılarımla.

Röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için tekrar teşekkürler. Hayırlara vesile olmak niyet ve duasıyla.

RÖPORTAJ: ZEYNEP EROL

Vesile Dergi Sayı 4

Ağustos 2021