Çocuklarımızın ellerine tutuşturduğumuz akıllı cihazların kontrolünü gerçekten yapıyor muyuz?
Sıklıkla üzerinde durduğum konulardan biri, özellikle akıllı cihazların çocuklarımızın elindeyken kontrol edilmesi gerekliliğidir. Çünkü her anlamda kontrolsüz kullanım, birçok zararı beraberinde getiriyor.
Geçenlerde bir tanıdığım, okul öncesi yaş grubundaki çocuğunun telefonda oyun oynarken bin küsur liralık para çekimi yaptığını anlattı. Bu durumla ilgili çözüm için şirketle iletişime geçtiklerinde, şirketin, ödeme yapıldığı ve kullanıldığı gerekçesiyle iade kabul etmediğini belirtti. Şimdi böyle bir tablo karşısında çocuğa kızsanız kızamazsınız, ebeveyne kızsanız ne fayda eder?
Sosyal platformlarda dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum, ancak herhangi bir uyarı veya şartları kabul etmeye yönelik bir bildirim geldiğinde, hemen aşağıda renkli bir kutucuk içinde “Kabul Ediyorum” ibaresi yer alıyor. Yani okuma yazma bilmeyen çocuklar bile otomatik olarak bu kutucuğa basma potansiyeline sahipler. Bu yüzden neyi kabul ettiklerinin veya kabul ettikleri şeyin ne anlama geldiğinin önemi olmaksızın, oyuna devam edebilmek adına “nasıl olsa renkli bir kutucuk var” diye basıyorlar. Elbette ki olan, bu noktada ebeveynlerin banka hesaplarının boşalmasıyla sonuçlanıyor. Binlerce lira bir anda havaya uçabiliyor, hatta daha fazlası. Ama burada çocuğun gerçekten bir suçu yok; çünkü çocuk okuma yazma bile bilmiyor. Bu durum, bir nevi okuma yazma bilmeyen bir bireyin resmi bir kuruma gittiğinde karşılaşacağı muameleye benziyor. Okuma yazma bilmediğinizi ifade ederseniz farklı, bildiğinizi ifade ederseniz çok daha farklı bir muameleyle karşılaşırsınız. Ancak kontrolsüz teknolojik cihaz kullanımı söz konusu olduğunda, benzer bir ayrım yapılmıyor.
Yukarıda verdiğim örnek sadece bir tanesi. Buna benzer pek çok olay duyuyorum, ancak şaşırmıyorum. Çünkü dediğim gibi, çocukların bu noktada herhangi bir suçu yok; çocukların ellerine sanki bir bakıcıymış gibi akıllı cihazları tutuşturan ebeveynlerin suçu var. Düz mantıkla bakacak olursak, nasıl ki bakıcılar belirli bir ücret talep ediyorsa, akıllı cihazlarla kurulmuş olan bu düzen de bir şekilde ücretini tahsil ediyor.
Yapma, konuşma, hoplama, zıplama, oturma, kalkma…
Çocuktan ziyade karşımızda bir robot olduğunu düşündüğümüzde, asıl problemi başlatmış oluyoruz. Yani asıl problemin tuşuna basmış oluyoruz ve karşımızda duygu ve düşünceleri alınmış robotlar olduğunu kabul ederek yolumuza devam ediyoruz. Ancak savunduklarımızla gerçekler aynı değil ve ortak bir paydada buluşamıyoruz. Bu sebeple de, her biri biricik olan ve kesinlikle robotlarla alakası bulunmayan çocuklarımız, maddi ve manevi sorunlar ile varlıklarını hatırlatıyorlar. Benim tavsiyem, bu sorunlara gerek kalmadan, çocuklarımızın varlıklarını olduğu gibi kabul etmek ve onlara insan oldukları gerçeğiyle muamele ederek, insana yakışır bir yaşam standardı sunabilmektir.
✍️ Zeynep Erol