BAZEN İNSAN

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsan, hayatta yaşı kaç olursa olsun başını göğsüne yaslayabileceği bir annenin varlığına ihtiyaç duyuyor. Ya da bazen bu bir anne olmasa bile, herhangi birinin varlığına ihtiyaç duyuyor. Öyle anlarda o “herhangi biri” olmadığında, koskoca dünyaya sığamıyor, kendini sığdıramıyor.

 

“Ben kendi evime bile fazlalıkken başka bir yere nasıl sığayım?” düşüncesiyle yanıp kavruluyor bazen bazı insanların içi. Ama onların içini görenlerin sayısı çok az, çünkü insanlar çoğunlukla görmek için bakmıyorlar. Baktıkları gibi es geçiyorlar. Oysa bazen bazı insanların görülmeye ihtiyaçları oluyor.

 

Her insan, mutlu bir yuva kurma hayaliyle evlilik yoluna girer. Karşısındaki insan ona göre en iyisidir ve olmazsa olmazıdır. Ama zaman içinde o insanın en iyi olmadığını, hatta olmazsa daha iyi olacağını fark ettiğinde, bazen iş işten geçmiş olur. Çünkü artık sorumluluğunu alması gereken çocuklar devreye girmiştir. Yaşları küçük olan çocuklara rağmen hayata devam edebilmek, özellikle de bir kadın için çok zordur; hele ki ailesi arkasında durmuyorsa.

 

Küçük yaştaki çocukları bırakacak kimse yoktur. Kreş ya da okula yazdırsanız, onları götürüp getirecek kimse yoktur. İşe girmeseniz, ihtiyaçlarınızı karşılayacak kimse yoktur. Yani anlayacağınız, bazen yoktur da yoktur. Siz tüm bu yokluklara rağmen ve en önemlisi ruhsal buhranınıza rağmen yola devam etmeye, ayakta durmaya çalışırsınız.

 

Birileri anlasın istersiniz. Birileri anlasın ve görsün acılarınızı. Belki uzun vadede değil, ama bir şekilde merhem olsunlar. Ama o birileri hiçbir zaman yoktur.

 

Zaman geçer ve hiçbir şey geçmez zamanla. Hatta her şey biraz daha kötüleşir. O bir zamanlar en iyisi sandığınız kişi, en kötüsü olma yarışında el arttırıyordur adeta. Önce hakaretler başlar, sonra ihtiyaçlarınız karşılanmaz. Ardından kötü kadın ilan edilirsiniz. Aldatmalar, kıyaslamalar ve nihayetinde şiddet başlar.

 

Çocuklarınızı bırakamazsınız. Gitmek isteseniz gidecek yeriniz yoktur. Tek başınıza ayakta kalmak isteseniz, ayakta duracak gücünüz yoktur. Yokluklar içinde gel zaman git zaman, karşınızdaki insana tahammül eder ve bir umutla düzeleceğini düşünürken…

 

İnsan hayatta yaşı kaç olursa olsun, başını yaslayıp hüngür hüngür ağlayabileceği bir göğüs arar kendine. Evet, ağladığında hiçbir şey düzelmeyecektir. Yaralar kabuk tutmayacaktır. Ama olsun, bazen ağlamak da derman’a giden yoldur. Ve yalnızca çaresizlikleri ağlamak bir bıçak gibi kesebilir.

 

 

 

Unutma, hayatta hiçbir zaman yalnız değilsin ve olmayacaksın. Çünkü yalnız olduğunu zannettiğin anlarda bile, sana şah damarından daha yakın olan bir yaratıcıyla temas halindesin.

 

Unutma, hiçbir zaman yolun sonunda değilsin. Çünkü yolun sonunda olduğunu hissettiğin anlarda bile aslında bir yolun içindesin. Yalnızca sana uzatılan elleri görmeye ihtiyacın var.

 

 

 

✍️ Zeynep Erol