Hemen hemen herkes gibi benim de çocuklarla aram iyidir ve bu sebeple onlarla kurduğum iletişim yetişkinlerle kurduğum iletişimden biraz daha farklıdır. Bu sebepledir ki her şeylerini anlatmak isterler ve herhangi bir talepleri olduğunda çekinmeden söyleyebilirler. Hal böyle olunca da ilginç ilginç diyaloglara şahit olmak kaçınılmaz oluyor ve bu yazımızda o ilginç diyaloglardan bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bir gün güzeller güzeli bir yavrumuz benim gibi kitap okumayı çok sevdiğini ve kendisine kendi kitaplarımdan ödünç verip veremeyeceğimi sormuştu. Elbette ki bu güzel talep karşısında olumsuz geri dönüş yapmak olası değildi ve bu sebeple güzel yavrumuza benim kütüphanemde onun yaş grubuna uygun kitaplar olmadığını ancak ona hediye edebileceğimi belirtiverdim. Güzel yavrucuk çok sevindi bu geri dönüşüm karşısında ancak hiç hesaba katmadığımız bir şey ile karşılaştık o da şu ki güzel yavrucuğumuzun yanında kalmakta olduğu yengesi “Başka kitaplarla kafası bulanmasın alacaksan Kur’an-ı Kerim al çünkü ben başka hiçbir kitap okutmam.” şeklinde bir tepki vermişti. Hayli şaşırdım bu tepki karşısında lakin yine de anlamaya çalışarak alternatif sunmaya çalıştım “Evet haklısın Kur’an-ı Kerim de almalıyız ve hatta alalım ancak Kur’an-ı Kerim’in yanında okuma kitapları da alalım olmaz mı?” dedim. Ancak yenge hanım gayet kararlıydı ve himayesindeki çocuğun asla başka bir kitap okumasını kabul etmedi.
Şimdi bu olay nezdinde diyeceğim şudur ki dostlar acaba bizler okumak dediğimiz şeyi yanlış mı anlıyoruz yani okumak dediğimiz şeyi yalnızca Kur’an-ı Kerim okumak olarak mı algılıyoruz. Eğer böyleyse o halde sünnet okuması yapmamalı mıyız, o halde fıkıh okuması yapmamalı mıyız, o halde ilim dediğimiz şeyin kapısını aralamamalı mıyız? Yalnızca Kur’an-ı Kerim’i okuyarak idrak seviyesine ulaşabileceğimizi zannediyorsak başka hiçbir şey okumamalı mıyız? Şayet böyleyse bizim algımız şunu atlamıyor mu: Sizce de yine ve yeniden başlangıç noktasına varmak Rabb’i ve Rabb’in varlığını idrak etmek imanımızı taklit boyutundan öteye taşınmayacak mı? Daha da doğrusu imanımızı taklit boyutundan daha da öteye taşıyabilmenin yolu farklı şeyleri okuyup okuyup kitabı mukaddes dediğimiz kitabımıza varmak ve Rabbimizi iliklerimize kadar hissetmek değil midir?
Kıymetli dostlar lütfen ama lütfen ilim dediğimiz şeyi küçümsemeyelim çünkü ilim dediğimiz şey beşer aklımız ve kapasitemiz ile yalnızca Kur’an-ı Kerim okumaktan ibaret değil çünkü bizlerin Kur’an-ı Kerim’i anlayabilmesi için onu her manada yaşayabilmesi gerekiyor. Yani bu ne demek oluyor? Şöyle ki bir ağacın gelişimsel sürecini görüp ya da bir kelebeğin kelebek olmasındaki sırra vakıf olup hakikati kavrayabilmektir aslında okumak ve hakiki manada öğrenmek. Dünyada bizim için yaratılmış olan şeyleri tefekkür ile gözlemleyip, idrak edip cennetin nimetlerini hayal edebilmektir okumak. O yüzden lütfen ama lütfen kendimizi ve çocuklarımızı okumanın her çeşidinden mahrum etmeyelim çünkü bizler okudukça çıkmaz sokaklardan kurtulup Rabbimize yine ve yeniden varabileceğiz.
YAZAN: Zeynep EROL