Aşk, bir köşe başında karşınıza çıkabilir, hiç beklemediğiniz bir anda hayatınıza dokunabilir. Sanki zaman durur, her şey sessizleşir ve yalnızca kalbinizin ritmi duyulmaya başlar. Bazen, yarım kalmış bir şarkının melodisinde, duyduğunuz o familiar tınıda, belki de kaybolmuş bir duyguyu hatırlatır. Diğer zamanlarda ise, tanımadığınız birisinin kokusunda, bir bakışta, bir sözde bulursunuz o kayıp parça, o gizli duygu. Ve işte o an, aşkın adı tam olarak orada, karşınızda beliriverir.
Aşk, her zaman beklendiği gibi neşeli ve parlak bir duygu değildir. Birçok kez sancılıdır, bazen gözyaşları içinde şekillenir, bazen de acı bir boşluk hissi bırakır yüreğinizde. Ancak, bu sancıların her biri, bir sonucun habercisidir; çünkü aşk, en derin acılar içinde bile büyür. Her bir sancı, kalbinizden daha fazlasını çıkarır, daha derin bir sevgiye yol açar.
Öte yandan, aşk sevinçle de gelir. O küçük bir gülüş, bir arada geçirilen zamanın huzuru, bir “iyi ki varsın”ın içtenliğinde bulunan mutlulukla doludur. Bazen ise, aşkın en saf hali, sevdiğiniz kişinin gözlerinde kaybolmak ve o gözlerde bir ömre bedel bir huzuru bulmaktır.
Aşk, tam olarak tarif edilemez bir duygudur. Onu anlatmak, kelimelerle mümkün değildir; çünkü her insanın aşkı, her kalbin aşkı farklıdır. Bazen bir köşe başı, bazen yarım kalmış bir şarkı, bazen de bir parfümün kokusunda karşınıza çıkar. Aşk, her anı, her duyguyu içeren ve hayatınızı bir anlık da olsa anlamlı kılan bir büyüdür.
—
Hülya Korkmaz