Merhaba Ayşegül hanım öncelikle röportaj teklifimizi kabul etmiş
olduğunuz için teşekkürler. Dilerseniz ilk olarak okuyucularımız
için Ayşegül ÇİÇEKOĞLU kimdir? Kısaca bahsedelim.
51 yaşında hayalperestliğini kaybetmemiş, eğlenceli bir anne, sabırlı
bir arkadaş ve hala ilk günkü kadar kocasına aşık bir kadınım. Yıllarca
kendime sakladığım yeteneğimi eşimin fark etmesi ile hikayeler yazan biriyim. Gezmeyi, okumayı ve yeni insanlar tanımayı severim. Karadeniz’in hırçın doğasında, Ayvalık’ın sakin sularında ve İstanbul’un kaosunda yaşarım. Başka yerlerde değilsem buralardayımdır. Kitap okumayı ve film seyretmeyi severim ve doğada olmayı severim. Tüm bunlardan arta kalan zamanımda yazarım. Zihnimde kağıda dökülmeyi bekleyen onlarca kurgu
bana fazla boş vakit yaratmaz.
Sizinle ilgili internette yer alan bilgiler arasında yazı yazmaya eşiniz aracılığıyla başlamış olduğunuz belirtiliyor. Buna istinaden yazarlık sizin için ne ifade ediyor ve hayatınızın neresinde?
Hayatımın en üst sıralarında.
Yazarlara genel olarak çok sık sorulan bir soru vardır ya hani “Yazdığınız şeyler kurgu mu yoksa gerçek hayattan mı esinlendiniz?” diye. Bu soruyu tekrarlayacak ve soracak olsam cevabınız ne olur?
Büyük çoğunluğu kurgu ama tabii ki hikayelerimin kahramanları hayatımın içinde olan insanların karakterlerini taşıyor çoğu zaman.
Bir kadın, eş ve anne olarak “aşk” sizin için neyi ifade ediyor?
Aşk hayatın içinde var olan bir duygu. Bir kadın olarak aşkı bulduğum için
şanslıyım ve bunu 29 yıl devam ettirdiğim için daha da şanslıyım ama aşk sadece karşı cinse duyulan bir duygu değil. Aşkla bağlı olduğumuz birçok şey var hayatımızda.
Kaleme almış olduğunuz kitaplardan bir tanesi “intikam” adını taşıyor. Buna istinaden sizce bir insanın hayatında intikamın yeri var mıdır? Şayet varsa nereye konumlandırılabilir?
Hayatımızın bir döneminde mutlaka birilerinden intikam almak istemişizdir ama affetmek intikamdan çok daha yapıcı ve güzel bir duygudur. Hayat kin tutmak için uzun değil. Çünkü kin ve intikam duyguları hayattan zevk almanızı zorlaştırır.
Sesli kitap platformunda yalnızca intikam isimli kitabınız yer aldığı için onu dinleme fırsatım oldu lakin diğer kitaplarınız ile ilgili içerik araştırması yaparken dikkatimi çeken şöyle bir husus oldu: Kadın karakterler yaşça küçük. Bu şekilde bir tercih yapıyor oluşunuzun altında yatan sebep toplumumuzdaki küçük gelin anlayışı mı yoksa farklı bir anlamı var mı?
Her kitapta kadın karakterler küçük değil. Evet birkaç kitapta kadın karakterlerin yaşlarını küçük yazdım ama hayatta bu da var. Belki de eşimle aramda on yaş fark olduğu içindir. Küçük gelinlere karşıyım.
Bunu asla tasvip etmiyorum. Kız çocukları her şeyden önce okumalı ve meslek sahibi olmalı. Şu anda dinlebi sitesinde ,”Senden Vazgeçmem” kitabı da sesli olarak yayında.
Aşkı farklı açılardan kaleme almakta olan ve tecrübe anlamında heybesi dolu olan birisi olarak sizce evlilik aşkı öldürür mü?
Bu eşlerin davranışlarına bağlı bence. Aşkı öldüren evlilik değil sahiplenme duygusu.
“Sevgi neydi? Sevgi emekti….” şeklinde başlayan ve bir klasik haline gelmiş olan sevgi tanımına istinaden sizin için sevgi nedir?
Sevgi emektir, özen gerektirir, saygı gerektirir.
Bu zamana kadar okurlarımızdan almış olduğunuz geri dönüşler arasında sizi en çok etkileyen ne oldu? İmza günlerinde ilginç bir olay yaşadınız mı?
Geri dönüşler hep çok güzel. Çok fazla etkileyen şeyler var. Gözyaşlarımı
tutamadığım geri dönüşler var. O kadar güzel şeyler yazıyorlar ki beni olumlu olarak motive ediyor. Okuyucularıma ilham perilerim diyorum. Çünkü her kelimeleri bana ilham veriyor. Eleştirilerde oluyor onlarda daha ileriye gitmemi sağlıyor.
Yazarlık söz konusu olduğunda özellikle toplumumuzda büyük paralar
kazanılmadığı müddetçe gereksizmiş gibi bir algı var ve bu yüzden yazar olmak isteyen pek çok genç bu konuda kararsızlık yaşıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz ve gençlere nasıl tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Önceliğim para değil. Belki yıllarca başka bir sektörde çalıştığım için tabii ki
emeğinizin karşılığını almak istiyorsunuz. Yazmakta emek işi. Uykusuz geceler ve ihmal edilmiş aile bireyleri oluyor. Benim tavsiyem paradan önce yazarken ne kadar tatmin olduklarına bakmalılar.
Tarihe yolculuk yapacak olsak ve ilk kitabınızın yayınlandığı güne gidecek olsak o anki duygu ve düşüncelerinizi nasıl ifade edersiniz?
İnanılmaz bir duyguydu. Hiç aklınızda yokken zihninizdeki bir hikaye kağıt
kokusuyla buluşuyor ve elinizde tutuyorsunuz. Üzerinde sizin adınız var.
Gerçi her çıkan kitabımda aynı duyguları hissediyorum. Her biri benim için ilk çıkan kitap kadar değerli.
Sizce iyi bir yazar olmak için nelere dikkat etmek gerekiyor?
Kurguda kopukluklar olmamalı, duygu geçişlerini okuyucuya vermeli. Ben içinde yaşadığım kitapları okumayı seviyorum büyük ihtimalle okurlar da bunu tercih ediyorlardır.
Son olarak toparlayacak olursak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
Hepsini çok seviyorum ve hikayelerimi anlatmama izin verdikleri için teşekkür ediyorum, iyi ki varlar.
Röportaj teklifimizi kabul etmiş olduğunuz için tekrar teşekkürler. Hayırlara vesile olmak niyet ve duasıyla.
RÖPORTAJ: Zeynep EROL
Vesile Dergi Sayı 7
Kasım 2021