Anlaşılamıyor Olmanın Yorgunluğu

İnsan bazen kendini anlatabilecek mecali bulamaz. Çünkü hangi kelimeyi kullanırsa kullansın, hangi yolu denerse denesin, yine de yeniden kendini anlatamadığını, anlaşılamadığını defalarca görmüş ve tecrübe etmiştir. Artık kendini anlatacak gücü de kendinde bulamıyordur. Evet, bazen tam olarak böyle olur. Enteresan bir yorgunluk ve yılgınlık çöker insana. Bir noktadan sonra işin kötü tarafı, umudunu da kaybeder. Bir şeyleri anlatmaya ve anlaşılmaya dair umudunu da kaybeder. Çünkü zamanla anlaşılmadığını tekrar tekrar yaşayarak şu gerçeği öğrenir: Bütün çabası beyhudedir. İnsanlar genellikle sadece anlamak istediklerini anlamaya odaklı bir yaşam sürmektedir.
Bahar dururken kışı tercih etmiş birinin kışını bahara çeviremezsiniz. Elinizi uzattığınız halde elinizi elinin tersiyle iten birini, ne yaparsanız yapın, düştüğü yerden kaldıramazsınız. Terk edilmeye alışmış birini, terk etmeyeceğinize asla inandıramazsınız. Gerçekten sevilmemiş birini, sevildiğine ya da sevileceğine ikna edemezsiniz. Ve bir noktadan sonra, tüm bunlar için sarf ettiğiniz çabanın beyhude olduğunu anlarsınız. İşte o an, zaten paramparça olmuş umutlarınız da birer birer yok olmaya başlar, tıpkı gökyüzünde kayan yıldızlar gibi.
Aşk ve Sevgi: Bir Başlangıç ve Bir Bütün
Aşk ya da sevgi dediğimiz duygular, yorulmayı beraberinde getirmez, getirmemelidir. Acıyı ve üzüntüyü de getirmez, getirmemelidir. Fakat günümüzde, yorulmayı, acı çekmeyi ve üzülmeyi aşk ya da sevgi zannediyoruz. Ve bunlar olmadan bu duyguların da olmayacağına dair bir inanç geliştiriyoruz. Dolayısıyla ya bunları yaşamayı tercih ediyoruz ya da yaşatmayı.
Oysa aşk ve sevgi, kapsayıcı duygulardır. Karşındaki kişiyi eksikleri ve kusurlarını gözetmeksizin kabul etmeyi ve benimsemeyi beraberinde getirir. Eksikleri ve kusurları birlikte onarıp iyileştirebileceğinize dair bir inanç geliştirmektir. Evet, kalbinde küçücük bir tomurcuğu ya da bir kıvılcımı kocaman bir hale getirebilmektir aşk ve sevgi. Biri yolun başlangıcıdır, diğeri yolun tamamı. Eğer bir yola tersten başlamayı tercih ederseniz, ne yolun başını görürsünüz ne de yolun sonunu. Gördüğünüz tek şey, kendi dünyanızda oluşturduğunuz olumsuzlukların yansımaları olur.
Anlamaya ve Göstermeye Dair
Siz karşınızdaki insana cennet bahçelerini vaat etseniz de, ona muazzam bir pencereden eşsiz bir manzara sunsanız da, eğer görmek istediği şey o manzara ya da cennet bahçesi değilse, bundan onu vazgeçiremezsiniz. Israrla bu zamana kadar görmüş olduğu olumsuzlukları, yani normali haline gelmiş şeyleri görmeyi istiyorsa, çabanız beyhude olacaktır.
Çünkü önce kişi, iyiye ve güzele inanmalıdır. Ancak bundan sonra, sizin göstermek için sarf edeceğiniz çaba anlam bulur. Tam tersi bir durumda, değişen hiçbir şey olmayacaktır. Yorulduğunuzda, yıprandığınızda ve yılgınlık yaşadığınızda, yalnız kalırsınız. En iyisi, cennet bahçelerini ve muazzam manzaraları görmek isteyenler için gayret göstermektir. Gerisi sadece bir hikayedir.
Zeynep Tuğçe Erol