1871’de Fırat ve Dicle nehirlerinin vadilerinde zengin petrol yataklarının bulunduğundan haberdar olan İngiltere, yeni petrol kaynaklarını ele geçirmek için geniş çaplı birtakım çalışmalar içerisine girdi. En usta ajanlarını, jeolog, sosyolog, iktisatçı; bilim adamları da “arkeoloji uzmanı” adı altında bu işle vazifelendirildi ve petrol kaynaklarının potansiyeli hakkında bilgi topladılar. Royal Dutch-Shell’in sahibi Sir Henry Deterding, Musul ve etrafındaki zengin petrol yataklarına sahip olmak için öncelikle buraları Osmanlı Devleti’nin elinden almayı amaçlamış veya en azından işletme hakkını elde etmeye çalışmıştır.
Sultan II. Abdülhamid hatıratında İngilizlerin Anadolu, Suriye ve Hicaz topraklarında yeraltı kazıları yapmak maksadıyla izin alma teşebbüsünde bulunduklarından bahsetmektedir. Abdülhamid, İngiltere ile yakın ilişki kurmak düşüncesiyle istenen müsaadeyi vermiştir. İznin hemen ardından İngiltere, ilim adamları ve arkeoloji uzmanlarıyla Kayseri, Musul ve Bağdat’ta kazı çalışmalarına başlamıştır. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu da zamanın sınırları içerisinde bir çok noktada petrol emarelerine rastlayan heyet çalışmayı kapsamlı bir şekilde Sultan Abdulhamid’e sunuyor. Bazı noktalarda petrolün çıkartılmasının maddi anlamda geliri karşılamayacağı da çalışmanın içine dahil ediliyor heyet tarafından. En önemli yatakların ise Diyarbakır, Mardin, Bismil, Hazro Çayı etrafı, Sinan, Batman Çayı etrafı, Dicle bölgesi, Midyat, Medran, Tulan, Siirt, Botan Çayı etrafı, Habur, Fındık, Cizre, Habur Çayı etrafı, Bitlis Çayı kıyısı ve Hakkari’de olduğu kaydediliyor. Özellikle o zaman Osmanlı toprakları içinde bulunan Musul, Erbil, Kerkük, Süleymaniye ve Bağdat gibi yerler şu an petrol zengini olması ve Sultan Abdülhamit Han’ın haritasında bulunması kafaları kurcalayan noktalar arasında.
Abdülhamid Han ustaca bir taktikle İngilizlerin kazılarda kullandıkları yerli ameleler kanalıyla yürütülen bütün çalışmaları sıkı sıkıya takip etmiştir. Yoğun takiplerden sonra, ilmî ve arkeolojik çalışma değil, gerçekte hummalı bir petrol araştırma faaliyeti yapıldığından hatıratında uzun uzadıya bahsetmiştir. Abdülhamid Han, İngiltere’nin ikiyüzlü politikası üzerine Musul ve Bağdat’ta açtıkları kuyuları kapattırmış ve Almanlarla yakınlaşmıştır. İngilizlere yönelik tavrını yeri geldiğinde Almanlar için de çekinmeden uygulamıştır.
Ortadoğu petrolleri üzerinde yaşanan olaylar karşısında Sultan Abdülhamid, petrol alanlarının siyasi ve ekonomik bakımdan gelecekte kazanacağı stratejik önemi idrak etmekte gecikmedi. Abdülhamid, Musul ve Bağdat çevresiyle, Dicle ve Fırat nehirleri havzasındaki madenler için geniş çaplı bir araştırma yaptırmış ve sonuçlarını daha 1888 tarihinde hazırlanan bir rapor ve haritada toplatmıştır. Bunlarda, petrol yataklarının miktarından, damıtma usulüne ve verimi artırma önlemlerine kadar etraflı bilgiler verilmekteydi. Ancak bölgedeki yataklardan ham petrolün çıkartılma ve damıtılma işlemleri ilkel metotlarla yapıldığından ve kuyuları işleten mültezimlerin yani taşeroncuların damıtma usulünü bilmediklerinden ötürü petrolün kalitesi de düşmekteydi. Modern tesisler kurulup işletilmesi halinde bölgedeki petrolün dünya petrol piyasasıyla rekabet edebilecek bir kaliteye ve zenginliğe sahip olabileceği ise raporda bilhassa vurgulanmıştı. Osmanlı Devleti tarafından daha sonra görevlendirilen gerek Türk mühendisler gerekse yabancı uzmanlar vasıtasıyla bölgede önemli araştırmalar yapılmaya devam edilmiş ve bunlar Sultan’a ayrıntılı raporlar ve petrol haritaları halinde sunulmuştur. Bunların en önemlisi 22 Ekim 1901’de padişaha takdim edilen, Alman maden mühendisi Paul Groskopf ve Habip Necip Efendi yönetimindeki araştırma ekibinin yaptığı petrol haritasıdır. Harita ile bölgeden çekilmiş fotoğraflara da yer verilmiştir. Doç. Dr. Arzu Terzi’nin hazırladığı, “Bağdat-Musul’da Abdülhamid’in Mirası Petrol ve Arazi” başlıklı bilimsel çalışmada bu haritalar ilk kez yer almıştır. Kitaptaki fotoğraflar İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nde bulunan “Yıldız Abdülhamid Dönemi” albümlerinden seçilmiş ve büyük bir bölümü ilk kez yayınlanmıştır.
YAZAN: Recep BABACAN
Vesile Dergi Sayı 13
Mayıs 2022