Özgün Düşünme Sanatı

İnsanlık olarak “özgürlük” kelimesini çoğu zaman kullanırız. Peki soruyorum bizlere “Özgürlük nedir?” Hepimiz özgürlüğü kendi işimize geldiği gibi yaşamak olarak algılarsak bizim özgürlüğümüzle karşımızdakinin özgürlüğü çatışır ve bir kaos olur lakin öyle düşünüyor gibi bir halimiz var. Yaşayış tarzı itibari ile nerde nasıl mutlu isek o şekilde yaşıyor ve yapıyoruz lakin aynı zamanda bir el-âlem var bizim fren yapmamızı sağlayan. İşte bu da en büyük çelişki. Özgürlüğüne düşkün birer insansak neden el-âlem yaftasına maruz kalıyoruz? Demek ki özgürlük sandığımız gibi bir şey değil veya bir yerde bir hata yapıyoruz öyle değil mi? Yaşayış tarzı olarak belirli değerlerimiz, yaşam tarzımız, gelenek ve göreneklerimiz var elbette lakin bunların bizi bir nevi kısıtlıyor olması demek bizim özgür olmadığımız anlamına gelir. Özgürlük dediysem aklınıza saldım çayıra bir hayat gelmesin. Özgürlükten kastım düşünce olarak kendi düşüncelerine, fikirlerine sahip olabilmek, bunları hiçbir tedirginlik yaşamadan dile getirebilmek. Bu bir yönüyle de özgüven. Kendine güvenmeyen birilerine güvense dahil yarımdır dostlar. Dünya benlikten geçmektedir. Benlikten kastım asla bencillik değil benlikten kastım kendini sevmek, kendine inanmak, kendine güvenmek ve dahası. Karşındakini değerli kılacağın hisleri ilk önce kendinde hissetmelisin. Düşüncemizi dile getirirken başkalarının boyunduruğu altında olmamız tabiri caizse sürü psikolojisi ile hareket etmemiz başta kendimize hakarettir. Gelişim evrelerimizde ilk önce kendimizi, düşüncelerimizi geliştirmemiz gerekir ve bunun da bir sınırı olmamalıdır. Tıpkı hayalin ve hayal gücünün sınırının olmaması gibi. Bir konuda birden çok kanıya varabilir ve bunları insanlarla özgürce paylaşabilirim, aldığım reaksiyonlar karşısında gösterdiğim tepkiler de gerçek beni gösterir, bu ben süreç ilerledikçe değişir ve gelişir. İnsanın yegane özelliklerinden biri de gelişimidir bu gelişim fiziksel de ruhsal da olabilir lakin her ikisinin de temelinde zincirleri kırmak vardır. Beynimizin içerisinde fikirlerimizi, duygu ve düşüncelerimizi hapsedersek bu bize zulüm olacaktır bu yüzden temelde dışa vurum olmalıdır. Kendimden, yaptıklarımdan, düşüncelerimden utanmamalıyım çünkü onlar beni temsil eden ögeler ve ben onlarla varım. Bunu bilmeli ve bunun öncülüğünde yaşamalıyız dostlar. Birileri çıkacaklardır, birden fazla şey söyleyip bizi etkilemeye çalışacaklardır bunlar hep var ve olmaya devam edecekler. Bur da mühim olan biziz. İşte bur da devreye benlik duygusu giriyor. Ben insanların üzülmeyeceği ve beni mutlu edecek zararsız ve bence doğru olanı yaptıysam çevremdekilerin söyledikleri beni etkilememeli ancak bunun muhakemesini beynimde yapmalı ve kendimi geliştirmeliyim. Hata ise de özür dilemekten asla çekinmemeliyiz dostlar çünkü hiçbirimiz sütten çıkmadık ve pirüpak değiliz. Demem o ki kendinizden, hislerinizden, yaşayış tarzınızdan çekinmeyin. Onları yansıtmaktan çekinmeyin, onlar sizi temsil ediyor ve siz onlarla varsınız çevrenizin ne dediği hayatınızın
merkezi olmasın her birimiz kendi dünyamızın başkanıyız ve kendi dünyalarımızı yönetirken dışa bağlı olmamalıyız.

YAZAN: BAŞAK AZAKLI

Vesile Dergi Sayı 2

Haziran 2021