Kardeşim sen parmaklıklar ardında da olsan özgürsün
Kardeşim sen prangalara vurulsan da özgürsün
Sen Allah’a bağlandığın zaman
Sana Kölelerin tuzağı ne zarar verebilir ki
Kardeşim karanlığın ordularını kökten sileceksin
Ve bununla yeryüzünde yeni bir fecr doğacak
Sen ruhunu bu fecrin doğuşuna teslim et
O zaman fecrin bizi uzaktan karşıladığını göreceksin
Kardeşim Muhakkak ki ellerinden kanlar akmıştır
ve zillete mahkum olmaktan yüz çevirmiştir
Muhakkak ki bir gün o şehadet aşıkları
Ebediyet kanı ile Cennete yükselecektir
Kardeşim sana ne oluyor ki savaştan bıkmışsın
Omuzundan silahını atmışsın
Söyle bana kim fedakârlık edecek ve yaraları kim saracak
Ve yeniden sancağımızı kim dalgalandıracak
Kardeşim Muhakkak ki ben bugün sarsılmaz dayanağa sahibim – Ve yerlerine dayanmış dağları, kayaları parça parça ederim
ve yarın bu silahımla bozgunculara karşı savaşacağım
Ta ki yeryüzünden yok edinceye kadar
Ben Rabb ve din için intikam alacağım
Yılmadan Resul ve sünnet üzerine devam edeceğim
Ya dünyayı kuşatacak zafer
Ya da Allah’a sunulacak şehadet
Kesinlikle Kardeşim ben savaştan yılacak değilim
Silahı da atacak da değilim
Şayet kardeşim ben ölürsem şehidim
Sende övülmüş bir zaferle devam edersin
Muhakkak ki ben emin bir şekilde
Yıldızların Rabbi olan Allah a giden yol üzerindeyim
İster beni affedin ister beni cezalandırın
Muhakkak ki ben verilen ahde eminim
Kardeşim yürü tereddüt etmeden arkana bakma
Senin yolun kanla boyanmıştır
Oraya buraya aldırış etme
Allah’tan başkasına boyun eğme
Kanadı kırık bir kuş değiliz ki
Bundan dolayı zelil görünüp öldürülelim
Adım adım çarpışmaya çağıran
Kanların sesini işitiyorum
Kardeşim benim üzerime ağlarsan
Benim kabrimi o içten damlalarla ıslatırsan
Ufalanmış kemiklerden kendine meşale oluştur,
Ve ışığıyla yaklaşan zafere doğru ilerle
Kardeşim biz ölürsek sevdiklerimize kavuşacağız
Rabbimizin bahçeleri bizim için hazırlanmıştır
Muhakkak ki o Cennetin kuşları etrafımızda kanat çırpacaktır
Ebedi diyar bizim için ne kadar hoştur
Seyyid KUTUP
Yukarıdaki satırlar İslam şehidimiz Seyyid KUTUP’a ait. O işkencelere maruz kaldığı halde yine de dininden taviz vermemiş olan aziz şehidimiz… Elif Nesli olarak, Direniş Nesli olarak davamızın farkına varabilmemiz için aziz şehitlerimizin izinden gitmenin ve ecdadımızı tanımanın çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Bu sebeple her birinizden yukarıdaki satırları bir kez daha hazmederek okumanızı rica ediyorum.
Vesile Dergi olarak binlerce kez hamdolsun ki 3. sayımızdan sonra yoğun istek üzerine yine ve yeniden Kudüs sayısı ile sizlerleyiz. Bu hakikaten benim için çok kıymetli çünkü şahsım adına meselenin dini boyuttan öte insani bir boyut taşıdığına inanıyorum.
İlk Kudüs sayımızda gördük ki çok büyük eksiklerimiz var Müslümanlar olarak. Bir kere her şeyden önce Kudüs neresi, Aksa neresi, Kubbetü’s-Sahra neresi bilmiyoruz. Doğal olarak tarih ile ilgili zerre bilgimiz yok. Hani dillere pelesenk olmuş olan şarkıda diyor ya “orada bir köy var uzakta” diye aslında birçoklarımız için Kudüs tam da böyle. Ancak bu böyle geldiği ve böyle gideceği anlamına gelmiyor. Zira bir şeyi benimseyebilmek, bir şey için mücadele edebilmek için önce o şeyin anlamını idrak etmemiz gerekmektedir ve amacımız tam da bu.
İlk sayımızda kapakta yer alan görsele karşılık “aaa camii koymuşlar bu dergi dini bir dergidir kesin” düşüncesinin bu sayımızda ve sonraki benzer sayılarımızda değişeceğine tüm kalbimle inanıyorum. Meselenin dini boyuttan çok daha fazlası olduğunu idrak edeceğimize ve masum insanları katletmenin, dünya 3 maymunu oynuyor olsa da, kabul edilemez bir insanlık suçu olduğu gerçeği ile yüzleşeceğimize inanıyor, inanmak istiyorum.
Küçücük yavruları hedef almanın, tecavüzü yaygın hale getirmenin, insanları gerekçesiz alıkoymayın ve başka bir milletin topraklarına türlü usulsüzlüklere el koymanın adilik, hainlik ve şeref yoksunluğu olduğunu artık sadece dile getirmeyeceğiz, getirmemeliyiz. Artık “benim yaptığımdan ne olur ki” diyerek kendimizi küçümsemeden zulüm karşısında birlik ve beraberliğimizle balyoz etkisi yaratmalıyız. Aksi takdirde dünya her zamanki gibi yaramaz ve şımarık çocuklarının arkasını sıvazlamaya ve toparlamaya devam edecek , kendileri çalıp kendileri oynayacaklar lakin boşa aldığımız her bir nefesin bile hesabı sorulacakken yok öyle bir dünya. Rabbimizin izniyle biz bu oyunu bozarız. Biz bu oyunu bozarız ve masumun ahını zalimin yanına bırakmayız.
Güzel Peygamberimiz Müslümanları iki elini kenetleyerek tanımlamamış mıydı? Güzel Peygamberimiz Müslümanları bir vücudun uzuvlarına benzetmemiş miydi? O halde niçin kâfirin oyununa gelip din kardeşi olduğumuzu unutuyoruz? Niçin birlik ve beraberlik içinde ve gücümüzün farkında değiliz?
” Kadir Ordusu ” diye bir tanımımız var malum lakin öte yandan da gücünü küçümsemekte olan bir ümmet… Sizce de kâfirin oyununa geldiğimiz ve birbirimizden uzaklaştığımız için güçsüz hissetmiyor muyuz? Oysa ki ihtiyaç duyduğumuz o güç kalbimizdeki imanda ve birliğimizin ruhunda gizli.
Rabbimiz bizleri yaratmaya değer gördüyse ve bilhassa da ahir zamanda yarattıysa hiç şüphesiz bunun nedeni bizi bizden iyi tanıyor olmasıdır. Bize güveniyor olmasıdır. O halde niçin Rabbimize layık kul olmayalım?
Bir hayvan bile yavrusu hedef alındığında vahşileşiyor ve herkesi karşısına almıyor mu? Peki biz Müslümanlar olarak din kardeşlerimiz, mabetlerimiz ve değerlerimiz için ne zaman harekete geçeceğiz?
Her birimizin bir vazifesi var ve o vazifenin farkına varıp gereğini yapmadıkça, üzerimize düşeni yapmadıkça yani Rabbimize layık kul olmadıkça hiç şüphesiz boşa aldığımız nefesin dahi hesabını verirken zorlanacağınız. Hani sosyal platformlarda savaş mağduru bir çocuk “biz onlara ne yaptık” diye soruyor ve sorguluyor ya bu sorunun ve sorgulamanın “din kardeşlerimiz nerede” kalıbıyla da, şekli ile de karşılaşacağız ve işte o zaman “vicdan” dediğimiz şey yüreğimize çok ağır gelecek.
Biz meseleyi dini boyuttan öte insani boyut olarak görüyor ve dünyanın bir an önce uyanması, üç maymunu oynamayı bırakması için yani masum insanların hedef alınmaması için çabalıyoruz. Karıncanın kendini küçümsemeyerek ateşe su taşıması gibi bizde Ümmeti Muhammed’in kurtuluşu için, Diriliş nesli için karınca kararınca çabalıyoruz ve sizlerden de çabamızı görmenizi, var olan tabloyu gözden geçirmenizi rica ediyoruz.
Unutmayalım ki Ümmeti Muhammed olarak birimizin olmaması binimizin olmaması demek.
Unutmayalım ki Rabbimize layık kul olabilmek farkına varmaktan geçiyor.
Bir şeylerin farkına varmak ve hayırlara vesile olmak niyet ve duasıyla…
Genel Yayın Yönetmeni
Zeynep EROL
Vesile Dergi Sayı 6
Ekim 2021