“Buğday ekmeğe, toprak insana, insan toprağa dönüşür.” Günlerden bir gün yine cam kenarında oturup sokağı izlerken sokak temizlikçilerinin takırdayan çöp kovalarının sesini duymuştum. Saat sabahın altısı yedisi, camdan bakıyordum o seher vakti. Güneşin sabah kızıllığı ufukta hafiften belirmeye başlamıştı. Küçük kuşlar ve kediler sabah kahvaltısını yapma derdindelerdi. Hepimizin bir çabası var öyle değil mi? Kuşların da çabası bir lokma yiyecek bulmaktı. Ben kuşlara geceden ekmek kırıntısı atmıştım. O sabah temizlik görevlisi cam kenarından yola düşen ekmek kırıntılarını süpürmüştü. Kuşlar kapımızın önündeki ağacın altında geceden lokantanın bıraktığı yemek artıklarından nasipleniyordu. Bir yandan kediler gelip gidiyor, diğer yandan kuşlar uçup sırasını tekrar kedilere bırakıyordu. “Herkes kendi nasibini yer.” deriz ya tam da öyle olmuştu. Benim ekmek kırıntılarımı temizlik görevlisi süpürüp almıştı ama ağacın altındakine dokunmamıştı. Ben bir cahillik etmiştim belki de. “Sabahın o saatinde yola düşen ekmek kırıntılarına kim basar ki.” diye düşünmüştüm. Oysa sabah namazına giden insanları unutmuştum. Ben unutmuştum ama benim unuttuğumu hatırlayan biri vardı. O görevli, o sabah ekmek kırıntılarını kendisi de niçin yaptığını bilmeden, üzerine birileri basmasın diye, süpürüp küreğine almıştı ve ağacın altına bırakmıştı. Kim bilir belki de bana içten içe söylenmişti ekmek kırıntılarını yola attığım için. İlahi kudret midir yoksa o görevlinin akıl etmesi midir o kırıntıları süpürten? Ben cam kenarına ekmek kırıntılarını koyuyorum, rüzgar ya da başka kuşlar gelip bir kısmını yere atıyor ve yere konan başka kuşlar da ondan nasipleniyor. Kendiliğinden işleyen ya da gelişen bir sistem mi var sizce? Peki o görevliye benim kapımın önüne gitmesini söyleyen biri mi vardı? Vardı elbette. O da ilahi gücün sahibi olan Allah. Biz küçükken ekmek kırıntılarına basılmaması gerektiğini öğrenmiştik. Bilirdik nimet üzerine basıp geçmenin yüce yaratanı üzeceğini. Yüce yaratan der ki: “Kim ki nimetine şükretmez ise onun bereketini kaldırırım.” Yüce yaratan benim iyi niyetle yanlış bir şey yaptığımı fark etmişti elbette. Görmemesi mümkün mü?, kalbimi hissetmemesi mümkün mü? İlahi kudretin sahibi nimetimin bereketi gitmesin diye o görevliyi olması gereken zamandan önce kapımın önüne yollamıştı. İşte burada ilahi kudretin sahibini hatırlamak gerek. Ben o gün bir şeyi fark ettim: İyi niyetle de olsa insanlar yanlış yapabilir. Peki, bana bunu kim fark ettirdi? İlahi gücün sahibi bir sistem oturtmuş biz fark edelim diye, dünya bir sitem içinde döner durur. Bizler de bu sistem içinde kendi savaşımızı veriyoruz. Allah’ın varlığına inanamayanlar elbette olabilir. Şunu soralım o hale kendimize: Peki bu sistemi yaratan Allah değilse kimdir? Biliyorum ki inanmayanların da içinde inandıkları bir yaratıcı var. O yaratıcı biz kabul etsek de etmesek de hepimizi yönetendir. O kainatın en büyük yönetmenidir.
YAZAN: SONNUR SEVER
Vesile Dergi Sayı 10
Şubat 2022