HIZ VE HAYAT

“Hız yapmak bize zaman kazandırmıyor. Hız ile birlikte daha uzak mesafelere gidiyoruz ama zamanımızın çoğunu yine yollarda harcıyoruz. ” İfadesi yer alıyordu Kemal Sayar’ın bir kitabında. Aslında bu ifade arabalarla ilgili bir konudan bahsedilirken geçiyordu ancak ben bunu ilişkilerle ilgili farklı bir bakış açısından bakabilmemiz adına bu yazımızda kullanmak istedim. Zira insan ilişkilerinde de bunun böyle olduğuna inanıyorum çünkü hızlanarak ilerlemekte olduğumuz ilişkilerimizde birçok şeyi yaşamış ve hatta tüketmiş olsak da yine ve yeniden başa sarıyoruz aslında karşımızdaki insanı sindirerek tanımadığımız için. Dolayısıyla da zamandan tasarruf etmeyi umarken tam aksi ile karşılaşıyoruz ve ilişkimizi sorgularken buluyoruz kendimizi yani yine yollarda kaybediyoruz hız yaparak kazandığımızı zannettiğimiz zamanımızı. Herkesin diline doladığı bir ifade vardır ya hani “karşınızdaki insanla aynı evi paylaşmadığını
sürece onu yeterince tanımış olmazsınız” diye sizce hakikaten böyle mi? Eğer böyleyse bazı insanlar niçin yıllarca aynı evi paylaşan insanların yine de birbirlerinde keşfedemedikleri farklı farklı şeyleri keşfettiğini savunuyor peki? Bu noktada belki de tüm mesele aynı evi paylaşmaktan ziyade aynı evi paylaşma kararını alacağımız insana onu tanıyabilecek kadar zaman ayırmamızdadır.

“Yavaşlayın. Bu hayattan yalnızca bir defa geçeceksiniz ” diyor Kemal Sayar
yukarıdaki ifadenin yer aldığı yazının ilerleyen satırlarında bizi doğrular gibi. Hakikaten bazen yavaşlamak gerekmiyor mu hayatta? Yavaşlamak ve
yaşadıklarımızın tadına varmak… Öyle enteresan bir düzenin parçasıyız ki ne kendimizde yavaşlama hakkı görüyoruz ne de yaşadıklarımızın tadına varabiliyoruz. Oysaki yıllar sonra dönüp baktığımızda istisnasız her birimizin kendine sorduğu şey hep aynı “ben ne için yaşadım bunca sene?” …
Bir şeyin kıymetini bilmek için önce o şeyin farkına varmak gerekiyor ve insan farkına varmadığı şeyin maalesef ki kıymetini bilemiyor. Bu sebepledir ki deli gibi hız yaparak etrafındaki hiçbir şeyin farkına varmayan ve yalnızca sonuca odaklanan , bunu da zamandan tasarruf yapmak olarak algılayan bir kafa yapısına sahip olduğumuzda hiç şüphesiz sonunda kaybeden yine ve yalnızca biz olacağız. O yüzden yavaşlayıp zamanımızı doğru şekilde kullanmayı öğrenmeli ve ilerleyen zamanlarda
sorgulamaya ayıracağımız zamanımızı farkına ve tadına varmaya ayırmalıyız.

YAZAN: Zeynep EROL

Vesile Dergi Sayı 7

Kasım 2021