Her ne kadar bazı kelimeler standart bir anlam taşıyor gibi gözükse de esasında derinlik ve özveri bakımından kendi içlerinde farklılık arz etmekteler. Bana göre bu kelimelerin başında da “ebeveynlik” gelmektedir. Bunu bir sıfatın hakkını vermek olarak düşünebilirsiniz. Bu mantıkla bakıldığında da karşımıza iki ayrımın çıktığına inanıyorum. Bu ayrımlardan ilki alternatifi olan ebeveynler ve ikincisi de alternatifi olmayan yahut kısıtlı olan ebeveynler. Ne demek peki bu? Haydi gelin konuyu biraz daha açalım.
Masal ve hikaye anlatıcılığı eğitimlerini alırken bir görme engelli olarak kendim gibi görme yetisini kaybetmiş lakin dünyaya bir evlat getirmiş kişileri ve alternatiflerini düşündüm. Tamam bizim de kitaplarımız var ve kabartma olduğu için diğer insanlar için mürekkepli kitap ne ise bizim için de kabartma kitaplar öyle lakin hem bu kitaplar çok pahalı hem de bir görme engelli bireyin de yavrusu görme engelli gelmiyor ki dünyaya yani evet kitaplarımız kabartma olduğu için bir çocuğun rahatlıkla dikkatini çekebilir ancak ilerleyen zamanlarda kullanacağı alfabeye kapı aralayamaz. Ayrıca görsellerin bir çocuk için önemi de ortada ve bizim kitaplarımız diğer kitaplar gibi görsel şölen sunamayabilir yavrulara. Hal böyle olunca da bu iki hassas konuda alternatif üretmek boynumun borcu oldu ve bu alternatife de “Gönül Masalları” adını verdim. Peki nedir bu Gönül Masalları?
Gönül Masalları, bilhassa klasik bir hal almış masalların okunarak değil oyunlaştırılarak yavruya sunulması halidir. Yani bıcır bıcır evlatlara kıpır kıpır masal şöleni sunuyoruz.
Gönül masallarında benim yegane üç kriterim var ve bu üç kriter aşağıdaki gibidir:
1) Masallarda işlenmekte olan konular değiştirilebilir çünkü her masal her zaman güzel mesaj verecek diye bir şey yoktur. Yani Pinokyo masalındaki kuklanın yalan söyleyince burnunun uzadığını öğrenen yavru olasıdır ki kendisi de yalan söylemeyi deneyebilir burnunun uzayıp uzamayacağını görmek için ve yine olasıdır ki yalan söyleyince burnunun uzamadığını görüp yalan söylemeyi bir alışkanlık haline getirebilir. Bu sebeple yavruya yalan söyleyince burnumuz uzamasa bile yanaklarımızın kızaracağının mesajını vermek daha yerinde olacaktır. Yahut kurt tarafından yutulan kırmızı başlıklı kızın kurtun karnını yararak ya da keserek kurtarıldığını bir yavru bilmemelidir değil mi?
2) Masallar yavrunun yaşına göre uyarlanmalıdır. Yani basit cümlelerle ve yavruyu olumsuz etkilemeyecek şekilde. Bu yukarıdaki mantığa benziyor bir noktada aslında. Örneğin çok küçük yaş grubu yavrulara ölmekten değil derin bir uykudan bahsedilebilir.
3) Her masalı evimizde ve elimizdeki imkanlarla canlandırmalıyız. Unutmamalıyız ki kısıtlı imkanlar bize yaratıcılık katar.
Şimdi de gelin beraber 10 klasik masal üzerinden örnek uyarlamalar yapalım.
1) Rapunzel:
Vileda başlığımızı değiştireceğimiz zaman Rapunzel karakterini rahatlıkla canlandırabiliriz. Peki bunu nasıl yapacağız? Şöyle ki yeni almış olduğumuz vileda başlığımızı salkım salkım saçlara sahip olabilmek için başımıza peruk misali geçirebiliriz. Ardından da aslında Rapunzel masalının nasıl olduğunu belirtip saçlarımızı bir şeyleri taşımak için kullanırsak canımızın yanacağını ve hatta peruk misali başımızda duran vileda başlığının yani saçımızın hooop düşeceği mesajını yavruya verebiliriz.
2) Kırmızı Başlıklı Kız
Kırmızı renkli bir tülbent, bere yahut şapka tarzında bir şey ile kırmızı başlıklı kız karakterini rahatlıkla canlandırabiliriz. Hele bir de evimizde küçük bir sepet varsa bu sepetin içerisine dökülüp saçılmayacak şeyler koyabiliriz. Tabii yine aynı şekilde kırmızı başlıklı kız karakteri yerine bizim sevdiğimiz herhangi bir renk doğrultusunda da bir karakter oluşturabiliriz. Ardından da masalı genel olarak yavrunun yaşına uygun bir biçimde uyarlayıp canlandırabiliriz. Örneğin kötü kalpli kurdun karnını keserek Kırmızı Başlıklı Kız’ı ve büyükannesini çıkartmak yerine kötü kalpli kurdu gıdıklayıp karnındaki Kırmızı Başlıklı Kız’ı ve büyük annesini çıkartabiliriz.
3) Pinokyo
Evimizdeki mandalları burnumuza takarak komik komik hareketler yapabiliriz ve daha sonra uzun burnumuz aşırı hareket etmemize dayanamayarak düşebilir ve bunun üzerine parmak boyası yahut allık yardımı ile yanaklarımızı kırmızıya boyayıp yalan söyleyince burnumuzun uzamayacağını ancak yanaklarımızın kızaracağını yavruya öğretebiliriz. Pinokyo karakterinin bir kukla olduğu için şakacıktan burnunun uzadığını ancak sonradan gerçek bir çocuk olduğunda burnunun uzamadığını fakat yanaklarının kızardığını söyleyebiliriz.
4) Sihirli Fasulyeler
Her zaman erzak kavanozlarındaki varlığını koruyan fasulyelerimizden birkaç tane alıp klasik fen bilgisi derslerinde yaptırıldığı gibi ince pamuk tabakası arasına yerleştirebiliriz. Ardından da güzel bir köşe seçip yavrumuz ile birlikte gün gün fasulyemizin gelişimini takip edebileceğimiz bir yere koyabiliriz. Böylece yavrumuz fasulyelerin gelişimini takip ettikçe hayranlık duyacak ve manevi bir haz alacaktır. Aynı zamanda bunu yaparken masalda yer alan yavrunun da daha önce bir fasulyenin gelişimine şahitlik etmediği için bir fasulyenin gelişip büyüdüğünü görünce çok şaşırdığını söyleyebiliriz. Böylece ortada ne bir sihir ne de bir büyü kavramı kalmış olur.
5) Hansel İle Gretel
Elimize küçük bir ekmek alarak evimizin herhangi bir köşesine geçip oturabiliriz. Oturduktan sonra iki kişinin yani masal karakterlerimizin ekmeğin yanında yenilecek bir şey olmadığını dile getirdiğini canlandırabiliriz. Daha sonra anne ve babalarına yardım edebilmek için “sakın uzağa gitmeyin” uyarılarına rağmen gittiklerini ve bu sebeple kaybolduklarını, kayboldukları zaman da korktuklarını ancak neyse ki anne ve babalarının kendilerini bulduklarını canlandırabiliriz. Kötü kalpli cadıyı fırına atıp yakmak gibi vahşi söylemlerde bulunmamış oluruz.
6) Define Avcıları
Kendi evimizde define avcısı olabilir miyiz sizce? Bence bu gayet mümkün. Şöyle ki daha önceden evimizin bir yerlerine saklamış olduğumuz notları ve şeker ile çikolataları bir haritanın üzerinde gösterebiliriz. Her bulduğumuz şeker yahut çikolata sonucunda bir bilmece yahut matematik işlemi sorulabilir. Doğru cevaplarımız arttıkça hazineye daha çok yaklaşabiliriz. Ardından da nihayet hazineyi bulduğumuzda bizi “dünyadaki en büyük hazine sevgidir” yazılı 1 not karşılayabilir. Bu notu bulduğumuz zaman ise birbirimize sıkı sıkı sarılıp sevgimizi gösterebiliriz.
7) Alaaddin’in Sihirli Lambası
Evimizdeki bir sütlüğü yahut kapaklı bir çaydanlığı içine şeker ve çikolata doldurarak Alaaddin’in Sihirli Lambası haline getirebiliriz. Nasıl ki Alaaddin Sihirli Lambası’nı ovaladığı zaman dilek hakkı oluyor bizde bu mantık ile sihirli lambamızı ovalayabiliriz ve her ovaladığımızda 1 soru sorabiliriz. Eğer biz bize sorulan o soruyu bilirsek hooop küçük çaplı da olsa bir dilek hakkına sahip olabiliriz.
8) Uyuyan Güzel
İğne ile canlandırmamız biraz sıkıntılı olabileceği için bir kürdan ile şakacıktan iğne süsü vererek masalımızı canlandırabiliriz. Bu şekilde uzun bir uykuya dalıp çok sevdiğimiz birisinin gelip bizi yanağımızdan öptüğü zaman uzun uykudan uyanacağımızı belirtebiliriz. Daha sonra da eğer uyuyan kişi biz isek yavrumuz gelip bizi öpebilir yahut uyuyan kişi yavrumuz ise yine aynı şekilde biz onu öpebiliriz ve nihayet gözlerini açtığında bol bol gıdıklayabiliriz.
9) Külkedisi
Nasıl ki bir düğüne yahut davete giderken en güzel kıyafetlerimizi giyiyoruz bu masalımızı da canlandırırken en güzel kıyafetlerimizi giyebiliriz ve giymiş olduğumuz kıyafetlerimizin üzerine bir battaniye yahut bir çarşaf alarak külkedisi karakterini canlandırabiliriz. Daha sonra o malum iyilik perisi gelip bizim üzerimizdeki kıyafetleri değiştireceği zaman hooop üzerimizdeki battaniyeyi yahut çarşafı kenara koyabiliriz. Böylece ne olmuş oldu? Pratik bir hamle ile o ambiyansı yakalamış olduk. Yine aynı şekilde evimizdeki bir terliği yahut pandufu camdan ayakkabı olarak hayal edip masalımızın devamını getirebiliriz.
10) Uçan Halı
Mutfaklarımızda yahut koridorlarımızda bulunan birkaç metrelik halılarımızı kullanarak harika bir uçan halı masalına imza atabiliriz. Şöyle ki yavrumuz ile karşılıklı oturup halının üzerinde el ele tutuşabiliriz ve daha sonra da gözlerimizi kapatıp bulutların üzerinde ve yıldızların arasında küçük bir gezintiye çıktığımızı hayal edebiliriz. Böylece hem bir masal canlandırması hem de bir meditasyon çalışması yapma fırsatı bulabiliriz.
Gayet basit yöntemlerle akılda kalıcı harika canlandırmalar yapabiliriz. Görüyorsunuz değil mi her şey çok basit. Evet çocuklar görsel şeyleri çok seviyorlar ve bu sebeple ebeveynleri çocuklara kitap seslendirirken çocuklar kitap sayfalarında yer alan görsellere büyük bir keyifle göz atıyorlar lakin şöyle de bir gerçek var ki çocuklar görsellerden evvel oyun ve uygulamalara bayılıyorlar. Dolayısıyla da çocuğun bu noktada doğal olduğumuz müddetçe rahatlıkla dikkatini çekebiliriz ve vermek istediğimiz mesajı verebiliriz. Yani çocuğumuzla keyifli ve kaliteli vakit geçirebilmek için illa görsel bir şölene ihtiyacımız yok. Neye gücümüz yetiyorsa gücümüz yettiği kadarıyla ve tüm samimiyetimizle yavrularımız için bir şeyler yapmak isteyelim yeter ki… Emin olun ki o samimiyeti, o sevgi dolu dakikaları onlar zaten tüm benlikleri ile hissedecek çünkü sevgi gönülden gönüle köprü kurabilen muazzam bir nimettir.
Unutmayın çocuğunuz için dünyanın en iyi ebeveyni sizsiniz.
Keyifli ve kaliteli vakit geçirmeniz dileğiyle….
YAZAN: ZEYNEP EROL
Vesile Dergi Sayı 1
Mayıs 2021