Çocukluğum…
Bomba yağmurları altında ve
Enkaz yığınları arasında kalan
Kurtarmayı her şeyden çok istediğim çocukluğum…
Bana yabancı değilsin aslında biliyor musun?
Belki de bir adım ötemdesin kim bilir
Yıllar sonra bir taşı kaldırsam
Altından seni çıkartabilecekmişim gibi geliyor
Üzerime yağan bombaları oyuncak zannetmeseydim
Kopan kolum yerine gelebilecekmiş gibi geliyor
Çocukluğum…
Biraz daha hızlı koşabilseydim
Kardeşimi gücüm yetseydi ve taşıyabilseydim
Annemi o kocaman beton yığınları arasından çıkartabilseydim
Şimdi böyle kimsesiz olmayacakmışım gibi geliyor
Çocukluğum…
Mermi kovanlarını oyuncak sanmasaydım
Paramparça olan arabamın parçalarını kaybetmeseydim
Hüngür hüngür ağlamakta olan komşu çocuklarının
Ve kendimin gözyaşlarını silebilseydim
Böyle olmayacakmış gibi geliyor
Çocukluğum…
6 yaşında değil de 16 yaşında olsaydım
Kendi halinde körpecik bir yavru değil de
Babamın delikanlı oğlu olsaydım
Bunların hiçbiri olmayacakmış gibi geliyor
Çocukluğum…
Yetimhanenin ranzasında mı kaybettim seni
Yoksa yemekhanenin yemek kuyruğunda mı?
Yok, yok belki de hiçbiri
Belki de seni annemi, babamı ve kardeşimi kaybettiğimde kaybetmişimdir
Çocukluğum…
Doktor olmayı hayal ederken
Doktor amcaların iyileştirmeye çalıştığı
Ancak sadece bedenimdeki yaraları iyileştirebildikleri
Yüreğime müdahale edemedikleri çocukluğum…
Çocukluğum….
Sahi neredesin sen?
Saklambaç oynamıyorduk gerçi ama
Oynuyor olsaydık bile şimdiye dek bitmiş olması gerekmez miydi?
Haydi çık ortaya
Çık ve beni sobele
“Sobe” de ve bitsin bu kabus
De ve hafiflesin omuzlarımdaki bu yük…
NOT: Kocaman dünyaya sığdıramayıp katledilmekte olan yavrularımıza ithafen!
YAZAN: ZEYNEP EROL
Vesile Dergi Sayı 11
Mart 2022