Çocuklar, çocuklarımız elbette ki bizlerin paha biçilemez servetlerimizdir lakin bu servetleri har vurup harman savurmak veya elimizde tutmak bizim inisiyatifimizdedir. Taktir edersiniz ki bir bütçeye mevcutsanız o bütçeyi sağa sola saçmanız da cimri olmanız da uygun olmaz. Peki bu uğurda ne yapmalıyız? Çocuklar ebeveynlerinden ne bekler? Ebeveynler çocuklarının mutlu, huzurlu bir yaşam sürmesini, okumasını, hayırlı evlat olmasını, sağlıklı olmasını, hayatını kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde idame ettirmesini isterler. Çocuklar ise özellikle buluğ çağına eriştiklerinde ailelerinden uzak, özgür, başlarına buyruk olmak isterler ve bunların anlayışla karşılanmasını beklerler. Bu süreçte ebeveynlerine sert olur tabiri caizse hoyrat davranırlar. Bu demek değildir ki çocuklar ebeveynlerini sevmiyor. Çocuklar aslında temelde buluğ çağında, öncesinde ve sonrasında sevgi isterler. Bir süre sonra sevgi bulmak için farklı yollara başvururlar ki bu uğurda farklı yollara başvurup bedelini ağır ödeyen nice gençlerimiz var. Asıl mühim olan sevgi vermek ve bunu karşı tarafa hissettirmektir. “E anne baba çocuğunu tabii ki sever sevmez olur mu o bilmiyor mu sevdiğimi” tarzı cümlelerle ancak kendimizi kandırırız sevgili dostlar. Anne babalık görevlerimizi yerine getiriyor olmamızın evladımızı sevdiğimiz anlamına gelemeyeceği kanaatindeyim. Bizim dünyaya getirip yetiştirdiğimiz bir bebek zamanla çocuk, yetişkin ve yaşlı oluyor bu süreçte de eş, anne, baba, çalışan olmaya devam ediyor. Hayat sorumluluk yüklerken hala bizim en değerli varlığımız, çocuğumuz olma ehemmiyetini yitirmiyor. Bu süreçlerde de karşısındaki insanlara, olaylara hep bizim yetiştiriş tarzımızla reaksiyon gösteriyor. Sevgi ile yetişmiş bir çocuğun ilerleyen süreçte şiddeti yaşam tarzı haline getirmesi pek olası değil. Esasında çocuklarımıza verdiklerimiz onun geleceğini belirliyor. Çocuklarımız bir nevi bizleri yansıtan birer ayna. Yetiştirilme aşamasında da o aynanın hırpalanıp hırpalanmaması bizlerin elinde. Çocuklarımıza yüklediğimiz “Ayşe yaptı, Ahmet yaptı sen de yap. Onlar oldu sen de ol” sorumluluklarından ziyade “Sen ne istiyorsun?” sorusunu sormalıyız. Sevgi ile yetişmiş bir çocuk “Sen ne istiyorsun?” sorusuna “Alıp başımı gitmek istiyorum. Yüzünüzü dahi görmek istemiyorum.” demez öyle değil mi. Bir soru sormak istiyorum: “Şu yüzyılda sokağa çıkıp sorduğumuzda çocukların geneli okumayı evden çıkış onların tabiri ile kaçış bileti görüyorlar sebebi nedir?” Bence doğru iletişimi, uyumu yakalayamamak. Çünkü Küçükken çocuklarımızı çikolata ile cipsle, oyuncakla kandırmamız kolay oluyor ama büyüdüklerinde “Ben zaten onları alırım.” diyorlar. Çocuklarımızın gönlünde taht kurmamız için onları anlamamız onlarla doğru iletişim kurmamız gerek. Sevgisizlik, iletişimsizlik, anlamamak ve anlamlandıramamak bizleri sağlıklı bir yola sokmuyor maalesef. Velhasılıkelam en başta sormuş olduğum “Çocuklar ebeveynlerinden ne ister?” sorusuna naçizane fikirlerimle cevap vermek isterim. Çocuklar ebeveynlerinden sevgi, anlayış, hoşgörü, iletişim, çözüm odaklı olma ve en önemlisi destek ister. Yetiştirdiğimiz çocuklardan utanmayalım ve kaçmayalım çünkü onlar bizlerin aynası. Bir heykeltıraş heykelinin son haline bakıp “Bu ne saçma bir işçilik.” derse ne kadar mantıklı olur?
YAZAN: BAŞAK AZAKLI
Vesile Dergi Sayı 1
Mayıs 2021