BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Hiçbir doğum sancısız değildi!
Hiçbir kuruluş yıkılmadan gelmedi!
Hiçbir gün gecesiz olmadı!

Her şey zıttı ile kaimdi ve hala daha öyle…

Habil ile Kabil’ den beridir devam eden bir mücadele bu. Hayrı başlatanın her hayırdan nasibi olduğu gibi, kötülüğün müsebbibi olanlar da o kötülüğü başlatana bir pay gönderecekler.

Şimdi!

Ciğerlerimiz yandı, yanıyor ve öyle görünüyor ki muayyen (belirli) bir zamana kadar yanacak da… O zamanı belirleyen Hâk Teâla, imtihana tâbi tuttuklarını sabırlarıyla, direnmeleriyle, vazgeçmemeleriyle ve vekil olarak Allah’ ı seçip tevekkül etmeleriyle deniyor.

Birebir değil de uzaktan bu imtihana tâbi tutulanlarsa unutmamalarıyla, davaya sahip çıkmalarıyla, o davayı önce kendi nefislerinde yaşayıp sonra da yaşatmaya çalışmalarıyla deneniyor.

Kudüs’ ün özgürlük davası mevsimsel bir süreç değildir. Mescid-i Aksâ’ nın mukaddesatı ise, sadece “Miraç” gecesine atıf yapılarak anlatılıp geçilecek bir değer değildir.

Hiç durmadan çalışan bâtıl zümresine karşı çalışmayan bir hak zümresi hepimiz kabul edelim ki Allah tarafından icabete konu olacak bir vasfı taşımıyor.

Ne demek bu? Şu demek: Yaptığımız duaların Allah katındaki makbuliyetini kendi ellerimizle yaptıklarımız belirliyor demek. Yani çalışmadığımız bir davanın içini dolduramadığımız dualarımızın sonucunu kabul edelim demek.

GELELİM SERLEVHAMIZA: “BUNDAN SONRA NE OLACAK?”

Evlerimizin içinde önce kendi nefsimizi muhatap bilip bu hak davanın bizim için ifade ettiği duyguyu bir sorgulayalım. Ona verdiğimiz önem belirleyecek çünkü sonraki adımı. Sonra durmayalım, “bazı” zamanlara hasretmeden o zamanın tümüne yayarak anlatalım, anlayalım; Anlayarak anlatalım/anlatarak anlayalım! Emek verdiğin bir çiçek dahi sana renkleriyle ve kokusuyla merhaba diyorken, emek verdiğin ve uğruna
çalıştığın bir dava için edeceğin dua neden karşılıksız kalsın?
Unutmayalım ki, karşılıksız kalan bizim dualarımız değil. Asıl karşılıksız kalan Hakk Teâla’ nın bizden beklediği ve bir türlü bağlılığımızı gösteremediğimiz misaktır.

Vesselam.

YAZAN: KÜBRA TUNCER

Vesile Dergi Sayı 3

Temmuz 2021