Altın saçlarımdan daha kısa
Ömrümün minik rüyası.
Kuşum ölmüş,
Uzun bir saf
Taziyenin başında El-Emin!
İşte o an istedim;
Rüya bitmesin.
Kavaklar var tepemizde,
Ilık meltem esintisiyle.
Daha önce tatmadığım bir özgürlük.
Aralarda annem gülümsüyor
Ama konuşmuyor.
Kalbimde bir sekine.
İlk kez, ezan bekleyen çocuk heyecanlıyla oynuyorum
Ve bilmem nasıl ama korkmuyorum.
Sıcak yatağım,
Annemin şehadetiyle soğumaya başlamış.
Elleriyle kapadığı kulaklarım,
O son bombayı nasıl duymamış?
Anca seherin serinliğine açılıyor gözlerim.
Sıkıca sıkıyorum
Yetim parmaklarımı.
Kuşum avcumun içinde,
Parmaklarımın arasından
İnsanlık damlıyor.
Şimdi toprak, yatağımdan sıcak.
Hani diyorum:
Nerede dibinde oynadığım kavaklar?
Ezandan sonra gireceğim evim nerede?
Beni her an bekleyen anacığım nerede?
Bir kıpırtı oluyor,
Kuşumun gözünden kan geliyor.
Açıyorum taze yetim avcumu.
O da gidiyor.
Kuş uçunca başlayan,
Semada nurani bir özgürlük.
Hüzünlü gözlerimde kalıyor,
Bu utanç yeryüzü..
İstemiyorum diyorum.
Son bir masum nefes dağılıyor semaya,
Yetim kalbimden bir ah,
Kendi gözümden bir kan geliyor
Ve El-Emin’in yanına bu gece,
Bir Nur’un ala Nur daha gidiyor.
YAZAN: RABİA KARAGÖZ
Vesile Dergi Sayı 3
Temmuz 2021