AKÇE VE ÖKÇE

Yalnızca tek bir kelime ile başlar anlamlı ve belki de uzun cümleler ve yine yalnızca tek bir cümle ile başlar ucu bucağı belli olmayan ıssız paragraflar. Ne kelimededir keramet ne de cümlede. Ne kelimeler tek başına yeterlidir ne de cümleler. Kelimeyi cümle yapan ve cümlelerden paragraflar oluşturan hislerdir ve o hislerdir ki okuru etkileyen. O yüzdendir ki harflerle ete kemiğe bürünen hislerimize her daim sahip çıkmalı, sahip çıkmalı ve her ne olursa olsun kıymetini bilmeli. Her an her anı tutmak zorunda değil yani insan hayatı her daim mutluluklarla dolu olmak zorunda değil. Mutluluk gibi korkular da kaygılar da telaşlar da üzüntüler de heyecanlar da özlemler de birer duygudur. Mutluluk gibi mutlu olmamakta bir duygudur ancak aralarındaki fark altın ile gümüş arasındaki fark gibidir yani biri daima rağbet gören biri ise rağbet görmeyen lakin değerli olan gibidir.

Sahi altın ile gümüş arasında nasıl bir fark var? Birini akçe birini ökçe yapacak kadar büyük nasıl bir fark olabilir? Her ikisi de geçer akçe olabiliyorken neden birisine olan rağbet bir diğerinden daha fazladır? Oysaki insan ökçenin kıymetini bilmeden akçenin kıymetini bilemez. Oysaki insan ökçe ile hayatını idame ettirmeden akçenin ehemmiyetini kavrayamaz. Önce ökçe sonra akçe. Önce yokluk sonra varlık. Önce hiçlik sonra benlik.

Önce hak sonra hakikat…

YAZAN: Hatice Sümeyra ÇELİK

Vesile Dergi Sayı 15

Temmuz 2022