GÜZEL İŞLE, GÜZELİ BUL GÜZEL DE SENİ BULSUN

Güzel olandan güzelliğinin devamlılığını bekleriz peki ‘güzel’ biblo mudur?
Biblo olmak bir nevi hayatı elinden alınmış bir nesne olmak değil midir? Her durumda biblo gibi kalmak taş gibi ruhsuz olmaya da remizdir.
Saksıda yetiştirdiğimiz bitkiden her zaman çiçek bekleriz. Çiçeği olmadığında küsmüş, yüzünü asmış, güzelliği gitmiş gibi görürüz. O katmer katmer çiçeklendiğinde güzelliği bizi mest eder. İnsan her şartta güler yüzlü olabilir mi? Sürekli yanakları gamzelenerek gezebilir mi? Arada kendi kabuğuna çekilmek, kendi ile kalmak çirkinlik mi? Biz güzellik olsun diye onu sınırlar içerisine alsak, dünyasını daraltsak ve ilgi ile sulasak, beslesek güzelliğini vakti gelince göstermeyecek mi? Biz ne kadar capcanlı olsun desek de vaktini bekleyecek, sanal ortama koysak, sera yapsak ve çiçek açsa dahi doğal olamayacak, konuşamayacak, tadı yavan olacak. Güzel güzel olsun diye ilgilenmeyecek miyiz? Tabii ki ilgileneceğiz ama öz fıtratındaki o Ahsen-i takvime dikkat ederek. Esfeli safiline düşse dahi umudumuzu kaybetmeden gayret edeceğiz, o güzel biz olsak dahi kendimize çekilmeyi ve kendimizden geçmeyi bileceğiz ki Rabbimizin verdiği güzel söz misali kökü yerde sağlam bir ağaç gibi meyvesini sürekli versin.

Güzel olanın güzelliği ışık olmasa örtülüdür. Güneş ile ayan beyan olan
estetik, ölçü göreni büyüler, sarhoş eder fakat karanlık oldu mu ne o güzel
kalır ne de onun taliplisi. Işık ne kadar olursa olsun gönül ışığı yanmıyorsa gözdeki fer de söner. Gözü güzel eden de o ışık değil mi? Vedûd isminin, Cemal isminin, Hak isminin yansıması olan parıltı. İnsanı esfeli safiline düşürmeyen her hücresine nüfuz eden Ahsen-i takvimde tutan nuru Esma-i Hüsna. Rahman ve Rahim Allah ismini dili ile ikrar edip kalbi ile yaşayan insan ebedi güzelliğe erer. Güzellik dediğimizde hemen aklımıza gelen Yusuf (a.s)’dır. O hep Ahsen üzerindeydi, Rabbinin halis ihlaslı kuluydu.
Cennet asıl yurdumuz olduğu için güzele kıyamıyoruz. Oradan geldik, güzel
olan güzel kalsın diye. Bu dünya çürütüyor, ne varsa silip süpürüyor. Olmak için illa dönüşmek gerek. Biz de güzel olup cennet yurduna güzel gidelim diye özümüz (güzellik) bizim için saklanıyor, cennette bulalım diye.
O’dur güzel eden, O’dur güzele kavuşturan. Haydi güzel işle, güzeli bul
güzel de seni bulsun. Bak o gönüller üzerine çıkan ateş yeri, hüsran yeri,
hasret yeri, her şeyin yasak olduğu yerden bu dünyada güzel olarak kurtul.
Haydi elinden gelen en güzeli yap.

YAZAN: Özden BAĞDATLI

Vesile Dergi Sayı

8 Aralık 2021